Yeni Asır gazetesinin 20 Aralık 2008 tarihli sayısında İzmir Ticaret Odası Meclis Başkan Vekili Necip Nasır`ın, İnşaat Mühendisleri Odası tarafından uygulanmakta olan Serbest İnşaat Mühendisliği Hizmetleri Uygulama, Tescil, Denetim ve Belgelendirme Yönetmeliği (SİM) ile ilgili dayanaksız ve yanlış açıklamaları yer almıştır. Bu nedenle, SİM ile ilgili kamuoyunu ve meslektaşlarımızı bilgilendirmek ihtiyacı doğmuştur. Öncelikle, bu tartışma vesilesiyle, inşaat mühendisliği mesleğinin geleceğinin kurgulanmasında son derece önemli gördüğümüz SİM uygulamasının, tüm toplumumuz tarafından daha net anlaşılmasını hedeflediğimizi belirtmek istiyorum. İnşaat Mühendisleri Odası?na yön veren toplumsal yarar ilkesidir. Tasarruflarını, kişisel ve ekonomik beklentilerle değil, toplumun ihtiyaçları üzerinden şekillendirmekte, mesleki düzenlemelerini de yine bu çerçevede ele almaktadır. İnşaat Mühendisleri Odası`nı vizyona dönük uygulamaları başlatmaya iten neden, mühendislik alanının hâlâ 1930`lardan kalma yasalarla düzenlenmiş olmasıdır. Oysa günümüz insanının sorunları, ihtiyaçları, beklentileri değişmiş ve farklılaşmıştır. Nüfus artmış, kırdan kente göç başlamış, kentler büyümüş, sağlıksız kentleşme ve kaçak yapılaşma önemli sorun haline gelmiştir. Türkiye`nin ciddi bir deprem tehlikesi altında olduğu açığa çıkmış, zaman zaman meydana gelen depremler telafisi mümkün olmayan büyük yıkımlara yol açmıştır. İnşaat Mühendisleri Odası mühendislik eğitiminin yaşadığı sorunlardan ve mesleki nitelik kaybının insanın güvenliğini tehdit eden bir noktaya ulaşmış olduğundan hareketle, meslek içi eğitime ve mesleki denetime ağırlık vermiş, yönetmelik çalışmalarını bu yönde yoğunlaştırmıştır. SİM ve Yetkin Mühendislik ve benzeri çalışmalar bu pencereden değerlendirilmelidir. SİM Yönetmeliği SİM Yönetmeliği 30 Ekim 2005 tarihinde yayınlanmış, 1 Ocak 2006 tarihinde yürürlüğe girmiş ve Yönetmelik kapsamında ilk SİM belgesi 3 Mart 2006 tarihinde verilmiştir. Yönetmeliğin amacı, serbest çalışan ve inşaat mühendisliği hizmetleri üreten kişi ve kuruluşların mesleki etkinliklerinin gelişmesini, üretilen hizmetlerin İnşaat Mühendisleri Odası ilkeleri ile ülkemizde geçerli diğer standartlara uygunluğunu, meslek içi haksız rekabetin önlenmesini, mesleki deneyim ve yeterliklerin arttırılmasını, ülkemizin inşaat mühendisliği alanındaki bilimsel, teknik kapasitesinin tespitini ve güncellenmesini, mesleki değerlendirmeye esas sicillerin tutulmasını ve bu konuların denetim altına alınmasını sağlamak amacıyla yapılacak belgelendirme ve denetimlerin usul ve esaslarını düzenlemektir. Yönetmelik kapsamında, serbest inşaat mühendislik hizmetlerinden birini veya birkaçını ücreti karşılığında, kendi hesabına veya kamu kurum ve kuruluşları dışında bir gerçek ya da tüzel kişi hesabına ücretli veya ortak bir bağlantı içinde yapan inşaat mühendisleri (SİM), Serbest İnşaat Mühendisi olarak tanımlanmaktadır. Yönetmelik inşaat mühendisliğinde Yapı, Geoteknik, Ulaştırma, Hidrolik ve Su Kaynakları, Kıyı Liman, Yapım Yönetimi ve Yapı İşletmesi, Yapı Malzemeleri olmak üzere yedi uzmanlık alanı tespit etmiştir. Belgelendirmeye duyulan ihtiyaç İnşaat Mühendisleri Odası neden belgelendirmeye ihtiyaç duymuştur? Neden denetime ihtiyaç bulunmaktadır? Meslek içi eğitim neden kaçınılmazdır? Bütün bu sorular, inşaat mühendisliği eğitiminden mesleki denetime tüm yapı üretim sürecini sorgulamamızı zorunlu kılmaktadır. Her yeni uygulamada benzer tepkiler açığa çıkmakta, konunun ilgilileri, yeniliği anlamaya çalışmak yerine, refleks olarak tepki göstermektedir. Gerçekten de İnşaat Mühendisleri Odası SİM, Yetkin Mühendislik vb. gibi uygulamalarla, mesleki alanımızda yeni bir sayfa açmış, mesleğimizin sadece bugünü tanzim etmeyi değil, bugünden geleceği belirlemeyi amaç edinmiştir.
1999 depremleri Türkiye`yi bu gerçekle karşı karşıya bırakmıştır. Yapı üretim sürecinde köklü değişikliğe gidilmesinin ertelenemez bir zorunluluk olduğu açığa çıkmıştır. Mühendislik eğitimi ne yazık ki, daha çok politik nedenlerle açılan üniversitelerde liseden bozma binalarda, hocasız, laboratuarsız verilmekte, her yıl pek çok genç meslektaşımız yetersiz bilgi ve uygulama eksiklikleriyle iş hayatına atılmaktadır. Pek çok projede ve uygulamada, mühendis imzası bir formaliteyi yerinde getirmek gibi algılanmakta, imzacılık pek çok kötülüğün tetikleyicisi olmaktadır. Müteahhitlik tanımı ve işleyişi büyük bir soruna işaret etmektedir. Proje hazırlanmasından iş bitimine kadar süreç tamamen denetim dışıdır. Sağlıksız, güvenlikten yoksun binalar üretilmekte, hatalı hazırlanan projeler ve eksik yürütülen işler, aksak uygulamalar denetlenmemektedir. Bütün bu işlerde mühendislerin imzasının olduğu, sorumluluk taşıdığı gerçeği de unutulmamalıdır. İnşaat Mühendisleri Odası yapı üretim sürecinde mühendislik hizmetinin alınmadığını ve mühendislik hizmetinin devrede olduğu işlerde de denetim yapılmadığını düşünmekte, çalışmalarına bu gerçek doğrultusunda yön vermektedir. Sorunların asıl kaynağı budur. Bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak için Odamız, meslektaşların eğitimi ve serbest çalışan mühendislerin denetimi doğrultusundaki uygulamalara başlamıştır. İnşaat Mühendisleri Odası mesleki alanlarını düzenleyen yönetmelikleri yasalar çerçevesinde hazırlamakta, uygulamayı da yine aynı yasalara dayanarak gerçekleştirmektedir. İMO`yu harekete geçiren Türkiye gerçeği, depremlerle açığa çıkan kapkara tablo olmuştur. Ülkemizin yüzde 96`sı deprem bölgesinde bulunmakta, nüfusumuzun yüzde 98`i değişik derecelerde deprem tehlikesi altında yaşamaktadır. Konutlarımız depreme karşı güçlendirilmezse, yeni üretilen konutlar depreme dayanıklı yapılmazsa, ilerde yaşanacak acılar yaşadığımız acıları aratacaktır. Hatta bazen depreme bile hacet kalmadan binalar yıkılmakta, can ve mal kaybı yaşanmaktdır. SİM uygulamasına karşı çıkanların depreme nasıl hazırlanılması gerektiğine, denetimsizliğin önüne nasıl geçileceğine, güvenli konutların nasıl üretileceğine dair herhangi bir önerisinin olmaması düşündürücüdür. İMO yapı üretim sürecinin denetimini istemekte, karşı çıkanlar ise denetim dışına çıkmayı amaç edinmektedir. İMO SİM Yönetmeliği çerçevesinde bugüne kadar on bine yakın inşaat mühendisine SİM Belgesi, dokuz bine yakın işyerine de İşyeri Tescil Belgesi (İTB) verilmiştir, dolayısıyla denetim ve mesleki nitelikle ilgili eleme gerçekleştirilmiştir. SİM ve İTB uygulaması devam etmektedir. Bu uygulamanın zorlaştırıcı olduğu iddiasının arkasında, kolaycılık yatmaktadır. Oysa inşaat mühendisliği kolaycılığı, kestirmeciliği reddeden bir meslek olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, projesini hazırladığımız, inşasını yaptığımız konutlarda insanlar yaşamaktadır. Mevcut yasa ve yönetmeliklerin ihtiyacı karşılamadığı, eğitimin yetersiz kaldığı noktada toplumsal sorumluluk sahibi bir meslek odasının bu adımları atması doğaldır. İMO yapı denetim sürecinin ranta, ekonomik getiriye göre şekillenmesinin önüne geçecek, üretim sürecini insan odaklı ve güvenli, estetik hale getirecek uygulamalara devam edecektir. |