6 Şubat Depremi sonrası başlayan yargılama süreçlerinde meslektaşlarımızın yaşadığı hukuki sorunlar hakkında görüş alışverişinde bulunmak amacıyla Oda Yönetim Kurulumuz, Türkiye Barolar Birliğini, 21 Ocak 2025 tarihinde ziyaret etti.

Odamızdan Türkiye Barolar Birliğine Ziyaret

6 Şubat Depremi sonrası başlayan yargılama süreçlerinde meslektaşlarımızın yaşadığı hukuki sorunlar hakkında görüş alışverişinde bulunmak amacıyla Oda Yönetim Kurulumuz, Türkiye Barolar Birliğini, 21 Ocak 2025 tarihinde ziyaret etti.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ile görüşen İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna, 2. Başkanı Selçuk Uluata, Sekreter Üyesi Bülent Tatlı, Genel Sekreter Yardımcısı Eylem Gümüş Yılmaz ve Hukuk Müşaviri Nurçin Soykut, meslektaşlarımızın karşı karşıya kaldıkları, başta Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan Adil Yargılanma Hakkının ihlali olmak üzere,  haksız ve hukuka aykırı tutuklama/tutukluluğa devam  kararları, hukuka uygun olmayan bilirkişi raporları  vb. hukuki sorunlar hakkında görüş alışverişinde bulundu.

Toplantıda; 6 Şubat Depremlerinin yaratmış olduğu yıkımda sorumluluğu bulunan herkesin yargı önüne çıkarılması gerektiği, gerçek sorumluların tespit edilip cezalandırılmadan ülkemizin enkaz altında kalmaya devam edeceği vurgulandı. Yurttaşların doğrudan yaşam hakkıyla ilgili olan deprem riskine karşı tedbir almak; imar mevzuatına, plan projelerine aykırı riskli yapıları ve afet riski olan bölgeleri belirlemek; riskli yapıların risk durumuna göre güçlendirilmesini ya da yıkımını sağlamak; bu hususlarda gerekli denetimleri yaparak, halkın güvenli ve sağlıklı yaşama çevrelerini teşkil etmek görev ve sorumluluğunu ihlal eden kamu görevlilerin yargı önüne çıkarılmadığı belirtilen görüşmede; son 20 yılda 6 imar affı yasası çıkararak mevzuata aykırı eklentiler veya değişiklikleri gerekli tedbirler almadan kâğıt üstünde yasal hale getiren, yasalara aykırı olarak üretilen yapıları "imar aflarıyla" bağışlayarak kaçak yapıların/yapılaşmanın yasallaşmasını sağlayan, ülkemizdeki yapı üretim sürecine halkın can ve mal güvenliğini yadsıyarak sadece kâr odaklı bakan merkezi idare ve yerel yönetimlerin sorumluluğunun görmezden gelindiği ifade edildi.

Kentleşme ve imar politikalarındaki hatalı kararlarının kusur olarak ortaya konulup, esas sorumlular, yani karar alıcıların yargılanması gerektiği belirtilerek iki yıldır süren yargılama süreçlerinde Odamızca;

• Yıkılan ve hasar gören on binlerce yapının sorumluluklarının sadece meslektaşlarımızın omuzlarına yüklenmeye çalışıldığının,

• Yıkılan binaların hangi sebepten yıkıldığı net olarak ortaya konulmadan, yıkım sebepleri ve sorumluluk zinciri tespit edilmeden, bazı eksiklikler nedeni ile bilirkişi raporlarında da yıkımda kusurlu olarak gösterilen; tasarım, yapım ve denetimden sorumlu meslektaşlarımızın halen cezaevlerinde tutuklu bulunduğu, tutuklamaların bir tedbir olmaktan çıkarıldığı ve öne alınmış ceza gibi uygulanmaya başlandığının,
• Yargılamalarda hâkime yardımcı olması beklenen bilirkişi raporlarının bilimsel ve teknik pek çok hata içerdiği, hukuka aykırı olarak kusur belirlemesi yapıldığı, söz konusu bilirkişi raporlarının ise olayın özelliği gereği doğrudan yargılamaya yön vermesi nedeniyle adil bir yargılamadan uzaklaşıldığının,
• Ceza yargılamasının en temel ilkelerinden olan masumiyet karinesinin meslektaşlarımız açısından, suçsuz olmadığı hükmen sabit oluncaya kadar suçlu sayılacaktır, şeklinde tersine çevrildiğinin
• Meslektaşlarımızın kendilerine yöneltilmiş suç isnadı nedeniyle zan altında kalarak toplum nezdinde itibarlarının zedelendiği, tutukluluk durumları nedeniyle çalışamaz hale geldiklerinden aynı zamanda büyük bir ekonomik yıkımla da karşı karşıya bırakıldıklarının tespit edildiği vurgulandı.

Görüşme sonunda Türkiye Barolar Birliği ile TMMOB İnşaat Mühendisleri Odasının konuya ilişkin birlikte çalışma yapması konusunda görüş birliğine varıldı.