|
İSTANBUL ŞUBEMİZ: İMAR AFLARI, KURALSIZLIK VE DENETİMSİZLİK BİNALARIMIZI DEPREMSİZ DURUMDA DAHİ RİSKLİ HALE GETİRMEKTEDİR |
Yayına Giriş Tarihi: 01.07.2024 00:00
Güncellenme Zamanı: 01.07.2024 11:19:55 Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ |
|
(TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Tarafından 27 Haziran 2024 Tarihinde Bahçelievler’de Çöken Bina İle İlgili Basın Açıklaması) |
İstanbul Şubemiz: İmar Afları, Kuralsızlık ve Denetimsizlik Binalarımızı Depremsiz Durumda Dahi Riskli Hale Getirmektedir (TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Tarafından 27 Haziran 2024 Tarihinde Bahçelievler`de Çöken Bina İle İlgili Basın Açıklaması) İstanbul Valiliği`nden yapılan açıklamaya göre 27.06.2024 Perşembe günü saat 04.45 sıralarında Bahçelievler İlçesi Zafer Mahallesi Yadigar Sokak`ta bulunan ve 1980 yılında yapıldığı tespit edilen 4 katlı binada kısmi çökme meydana gelmiştir. Bahçelievler Belediye Başkanı`nın açıklamalarından ise söz konusu binanın 1980 yılında 4 katlı olarak inşa edildiğini, 1994 yılında 3 kat daha ilave edilerek 7 katlı hale getirildiğini öğrendik. Öncelikle binadaki daire sahiplerine ve halkımıza geçmiş olsun diyoruz, bu üzücü olayın can kaybına yol açmamasının tesadüf eseri olduğunu belirtmek istiyoruz. Umuyoruz ki vatandaşlarımızın uğradığı maddi ve manevi zarar telafi edilir ve bundan sonra yaşamlarına daha güvenli, daha sağlıklı yapılarda devam edebilirler. Şehrin orta yerinde 7 katının 3 katı kaçak olarak inşa edilmiş ve 30 yıldır bu şekilde kullanılmakta olan bir yapının çökmesini yapının yaşına, malzeme kalitesinin kötülüğüne, eski yönetmeliklere göre inşa edilmiş olmasına, tasarım kusurlarına, kentsel dönüşüme girmemiş olmasına bağlamak yeterli değildir. Bu yapı tasarımında öngörülene aykırı biçimde inşa edilmiş, öngörülen servis yüklerinin çok daha fazlasına maruz bırakılmış ve tasarım amacına uygun kullanılmamış bir yapıdır. Bu yanlışların hepsi denetleme ve önlem almakla yükümlü kurumların gözü önünde olmuştur. İstanbul`da pek çok bina benzer durumdadır ve merkezi ve yerel yönetimlere bağlı kurumların elinde bu durumdaki binalarla ilgili derli toplu bir veri bulunmamaktadır. Bu olay nedeniyle TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak bazı konuları hatırlatmak, halkımızı bilgilendirmek, ilgili ve yetkilileri tekrar uyarmak istiyoruz. İstanbul`un Yapı Stoku Sorunludur İstanbul`da 2000 yılından önce yapılmış binalarla ilgili endişemiz bu binaların önceki yapı tasarım standartlarına ve deprem yönetmeliklerine göre inşa edilmiş olmasıyla sınırlı değildir. Türkiye`de bugün de yürürlükte olan Yapı Denetim Mevzuatı yıllar içinde çeşitli değişikliklere uğrasa da genel çerçevesi itibarıyla İstanbul özelinde 2001 yılından beri uygulanmaktadır.
Ülkemizde hazır beton ve nervürlü donatı kullanımı 1999 depremlerinden önce yaygın değildi. 1999 depreminden sonra yaygınlaştı ve zorunlu uygulamalar olarak yapı denetim mevzuatına girdi. Bu nedenlerle olası İstanbul depreminde 2000 yılı öncesi yapılmış binaların daha yüksek oranda hasar almasını bekliyoruz. Bununla birlikte 2000 yılı sonrasında da tasarım, yapım ve denetim sorunlarının kabul edilebilir seviyelere indirilemediğini her fırsatta ifade ettik. Yapı denetim sistemimiz hâlâ ciddi sorunlar barındırmaktadır. Denetim eksikliğinden dolayı ihmal ve kötüye kullanım yaygınlaşmıştır. Özellikle belli büyüklüğün altındaki yapım işlerinde yani "kat karşılığı" veya "yap sat" olarak bilinen parsel bazlı inşaatlarda şantiye şefliği mevzuatın esnekliği ve piyasa koşulları nedeniyle fiilen yapılamamaktadır. Kadrosu ve altyapısı yetersiz üniversitelerde inşaat mühendisliği eğitiminin niteliğinin düşmesi ve mühendislerin mezuniyet sonrasında meslek içi eğitim ve deneyimlerinin dikkate alınarak yetki ve sorumluluk açısından objektif kriterlere göre sınıflandırılmaması mühendislik hizmetlerinin de niteliğinin düşmesine yol açmaktadır.
Sorunların tespiti ve iyileştirilmesi süreçlerinde meslek odalarının merkezi ve yerel yönetimlerle iş birliği yapmasının önemsizleştirilmesi ve zorlaştırılması denetimsizliğin yaygınlaşmasına ve normalleşmesine yol açmaktadır. Normalleştirilen bu şartlar altında yapıları kontrol etmekle yükümlü kurumlarda işlerini layıkıyla yapmaya çalışan teknik personel siyasi ve idari baskılarla karşılaşmaktadır. Kaçak Yapılar ve İmar Afları Ülkemizde 1950`lerden beri köylerden ve küçük şehirlerden büyük şehirlere yoğun göç, göçün şehirlerde neden olduğu hızlı nüfus artışı ve ortaya çıkan altyapı ihtiyaçları güvenli ve sağlıklı kentleşme açısından ciddi sorunlar yaratmaktadır.
Yukarıda yapı stokuna dair zaafların nedenleri yanında kaçak yapılar ve imar afları ayrı, özel bir başlık olarak ele alınmayı hak etmektedir. Geçmişten bugüne imar aflarından faydalanmış veya imar aflarından faydalanmadığı halde kaçak kat ve bölümleri bulunan yapılar mühendislik açısından bir denetime tabi tutulmamıştır. Yapım sürecinde veya sonrasında taşıyıcı sistem tasarımına uygun olmayan müdahaleler gereğince denetlenmemektedir. Yapısal olmayan tadilat kapsamında izin alınan müdahalelerin büyük bir kısmında taşıyıcı sistem açısından zaaf yaratacak sorunlar oluşmaktadır.
Binalarda ruhsata aykırı katların ve bölümler inşası merkezi idareler ve yerel yönetimler tarafından yeterince denetlenmemektedir. Zaman zaman ve özellikle seçim süreçleri öncesinde imar afları topluma bir vaat olarak sunulmakta, aynı zamanda kamuya gelir yaratmanın bir aracı olarak kullanılmaktadır.
Olasılıksal Yaklaşımlara Göre Sayısal Öngörüler İstanbul`da İBB`nin elindeki verilere göre yaklaşık 1 milyon 160 bin bina bulunmaktadır. Bu binaların neredeyse %75`ine karşılık gelen 800 bin kadarı 2000 yılı öncesinde yapılmıştır. İmar Barışı olarak sunulan son imar affında İstanbul`da yaklaşık 317 bin bağımsız bölüme ev ve iş yeri olarak yapı kayır belgesi verilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi hızlı tarama yöntemleriyle 2019 yılından beri 35 bin binayı inceleyebilmiştir. İncelenen binaların 1556 adedinin küçük depremlere karşı dahi direnç gösteremeyecek durumda olduğunu tespit etmiştir. 318 binanın yalnızca kendi mevcut yükler altında dahi riskli durumda olduğunu tespit etmiştir. Olası bir İstanbul depreminde 50-80 bin binanın ağır ve çok ağır hasar alması beklenmektedir. Orta hasar alacaklarla birlikte yaklaşık 200 bin binanın kullanılamayacak hale gelmesi beklenmektedir. Yapı Stoku Envanter Çalışmalarının Önemi ve Yapı Stokunun
Depreme Karşı Güvenli Hale Getirilmesi Depremin ne zaman ve ne büyüklükte olacağı bilinemediğinden zaman da dahil olmak üzere eldeki kaynaklar olabildiğince verimli kullanılarak ve doğru yönlendirilerek İstanbul`un deprem riskleri azaltılmalıdır.
Yapı stoku envanter çalışmalarını dikkate almayan bir kentsel dönüşüm uygulamalarının binaların tekil veya gruplar halinde yenilenmesini sağlasa da şehrin toplam deprem risklerini azaltmaya katkısı sınırlı olacaktır. İstanbul`daki binaların risk seviyeleri pek çok nedenle birbirlerinden farklıdır. Veriye, analize, plana ve programa dayanmayan toptancı çözüm önerileri zaman ve kaynak israfına yol açabilmektedir.
Sınırlı bütçeyle güçlendirilme imkânı olan yapıların yenileme yerine güçlendirilmesi için kurumlar ve kamuoyu bilinçlendirilmeli, güçlendirme uygulamaları mevzuat yoluyla teşvik edilmeli, maddi olarak desteklenmelidir. Yeni imar artışlarına, nüfus yoğunluğuna ve altyapı yetersizliklerine yol açmadan binalarımızın ve şehrimizin güvenliğini artırmanın yolları aranmalıdır. Bu süreçlerde merkezi ve yerel yönetimler üniversitelerle, meslek odalarıyla, uzmanlık kuruluşlarıyla ve sivil toplum örgütleri ile iş birliği yapılmalı, toplumun doğru bilgi ve bilinçle bu süreçlere katılımı sağlanmalıdır.
İstanbul`u depreme karşı daha güvenli hale getirmek, yapı stokunu güçlendirme veya yenileme yoluyla iyileştirmek mümkündür. Bu çalışmaları yapmayanlar, geciktirenler, yavaşlatanlar sorumluluklarını ihmal etmektedir. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu |
Okunma Sayısı: 9
Tüm e-Bülten Haberleri »
|
|
|
|
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI NECATİBEY CADDESİ NO:57 KIZILAY-ANKARA
TEL : +90 312 294 30 00 FAKS : +90 312 294 30 88
e-POSTA : imo@imo.org.tr
|
|
|
|