Mühendislikte Bilgisayar Uygulamaları ve Teknolojik Gelişmeler Sempozyumu Tamamlandı
Odamız adına İMO Ankara ve İMO Muğla Şubeleri tarafından düzenlenen "Mühendislikte Bilgisayar Uygulamaları ve Teknolojik Gelişmeler Sempozyumu" 22-23 Aralık 2023 tarihlerinde Ankara İMO Teoman Öztürk Salonu`nda gerçekleştirildi.
Sempozyum İMO Ankara Şubesi YK Başkanı Bülent Tatlı, İMO Muğla Şubesi YK Başkanı Engin Fırat Ata, Sempozyum Düzenleme Kurulu adına Dr. Öğr. Üyesi Aslı Akçamete Güngör, İMO YK Başkanı Taner Yüzgeç ve KTMMOB İMO Başkanı Gürkan Yağcıoğlu`nun yaptıkları açılış konuşmalarıyla başladı.
Düzenleme Kurulu tarafından kabul edilen 23 bildirinin 6 oturumda sözlü olarak sunulduğu sempozyumda ayrıca 4 davetli konuşmacı da sunumlarını gerçekleştirdi.
Bu kapsamda davetli konuşmacılar;
- "Yapı Yaşam Döngüsünde Bilgilerin Düzenlenmesi, Sayısallaştırılması ve Yönetimi" başlığıyla Ahmet Çıtıpıtıoğlu,
- "İnşaat Mühendisliğinde Güncel Yapay Zeka Uygulamaları: Üretken Yapı" başlığıyla Gamze Yüksel, - "Geleceğin İnşasında Sıfır-Karbon Binalar" başlığıyla Türkan Göksal Özbalta, - "Akıllı Şehirler ve Mevcut Yapı Stoğunun Dijitalleştirilmesi" başlığıyla Süleyman Arda Güler birer konuşma gerçekleştirdiler. Sempozyumun ilk günü, sempozyumun resmi sponsoru olan Oska Yazılım Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Caner Demircan tarafından yapılan "Yapay Zekaya Hakediş Öğretmek mi?" başlıklı ürün tanıtım semineri ile tamamlandı.
Sempozyum kapanışında ise kolaylaştırıcılığını Selçuk Uluata`nın yaptığı; Ahmet Hasan Koltuksuz, Beno Kuryel ve Mustafa Atmaca`nın panelist olarak yer aldığı "Teknoloji, Mühendislik ve Geleceğimiz" başlıklı panel gerçekleştirildi.
İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç`in yaptığı konuşma:
Değerli Hocalarım, Değerli Meslektaşlarım, Değerli Konuklar, Mühendislikte Bilgisayar Uygulamaları ve Teknolojik Gelişmeler Sempozyumuna hoş geldiniz. Hepinizi İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu adına saygıyla ve dostlukla selamlıyorum.
Bugün dünyadaki teknolojik gelişmeler, her alanda olduğu gibi, inşaat alanında da büyük ilerlemeler göstermektedir. Özellikle malzeme alanındaki gelişmeler inşaat dünyasında köklü değişikliklere neden olabilecek gibi durmaktadır. Yapılması hem pahalı hem de çok zor olan pek çok altyapı ve üstyapı projesi artık kolaylaşmakta ve yaygınlaşmaktadır.
Robotik teknolojinin gelişmesi ve kendini yönetebilir hale gelmesi, senkronize çalışabilen makinalar, uydu destekli otomatik sistemler, yüksek kapasiteli bilgisayar sistemleri ve yapay zeka destekli yazılımlar sadece planlama ve inşa süreçlerini değil, yapıların fonksiyon ve niteliklerini de etkilemektedir.
Akıllı binalar, akıllı yollar, akıllı trafik sistemleri, akıllı su ve kanalizasyon sistemleri; geleneksel yapılaşmayı, kentleşmeyi, ulaştırmayı, tarımsal ve sanayi üretimini daha şimdiden değişmeye zorlamaktadır. Bize düşen sorumluluk bu gelişimleri ve yönelimleri görüp, anlayıp ona göre hazırlıklı olmaktır.
Değerli meslektaşlarım, İşte İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu Sempozyumu düzenlemekteki amacımız, bir yandan alanlarımıza ilişkin ilerlemeleri değerlendirirken, diğer yandan gelmekte ve gelişmekte olan teknolojik yenilikler hakkında farkındalık yaratmaktır.
Bu vesile ile Sempozyumun hayata geçmesini sağlayan başta Düzenleme ve Danışma Kurulu üyelerine, Sempozyuma katılarak çalışmalarını ve değerlendirmelerini bizimle paylaşacak olan katılımcılara, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara ve Muğla Şube Yöneticileri ve çalışanlarına ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.
Sempozyumda sunulacak olan her bildirinin, her değerlendirmenin ve tartışmanın camiamız tarafından ilgiyle izleneceğini düşünüyorum. Kuşkusuz ki İMO olarak düzenlediğimiz her Sempozyum ve Kongrede alanlarına göre yeni gelişmeler değerlendirilmektedir. Ancak bu Sempozyumun temel farkı, teknolojik ve dijital gelişmelerin İnşaat Mühendisliğini genel olarak nasıl etkileyeceğini de anlamak ve değerlendirmek olacaktır.
Değerli meslektaşlarım,
Bilim ve teknoloji karşılıklı olarak birbirini geliştiren ve büyüten sarmal bir bütünlüktür. Bilim olmadan teknoloji üretilemez, teknoloji gelişmeden bilim ilerleyemez. Bilimsel üretim merkezleri yani üniversiteler ile üretim alanları yani sanayinin durumu ülkelerin kalkınma ve gelişmişliklerinin göstergesi sayılmaktadır.
Bilimsel bilginin üretilmesi ve geliştirilmesi, eski tabirle mümbit yani verimli zengin topraklarla olmaktadır. Bu bereketli toprakların adı özgür üniversitedir. Dogmalardan uzak özgür düşünüp davranabilen, sorgulayan, araştıran, deneyen, öğrenmeye ve anlamaya hevesli bireylerin yetişmesi gerekir ki, bilimsel bilginin üretildiği alanlar zenginleşebilsin.
Türkiye`deki hiçbir üniversite ne yazık ki böylesi bir ortamı sağlamaya elverişli koşullara sahip değildir. Üniversiteler bilim yuvası olmaktan çıkıp birer meslek edindirme kurumu haline dönüşmüş durumdadır.
Üniversitenin üniversite olabilmesi için önce demokratik bir işleyişe sahip olması gerekir. Doğrudan siyasal mekanizmaların atadığı yöneticiler, yönettikleri kurumu geliştirmekten ziyade, o kurumdaki faaliyetleri siyasal iktidar adına denetlemek, gerektiğinde engellemek ve iktidarın politikalarına uygun hale getirmekle görevli olmaktalar.
Akademik kariyer ve sıfatlar yandaşlığa göre dağıtılır olmakta, doktora çalışmaları lisans öğrencilerinin ödevleri seviyesine kadar inmekte, hatta para karşılığı yapılan yüksek lisans ve doktora tezleri ilanları artık rahatlıkla her yerde verilir hale gelmektedir.
Plansız açılan ve tabelasında üniversite yazan kurumların varlığı, zaten kısıtlı olan kaynakların heba edilmesinin dışında başkaca bir işe yaramamaktadır. Temel amacı kar etmek olan vakıf üniversitelerinin araştırma ve geliştirmeye kaynak aktarmaları zaten beklenti dışıdır.
Bunun yanı sıra üniversitelerin piyasa ilişkilerine çekilmesi, ARGE ve özel proje danışmanlığı dışında doğrudan mühendislik hizmeti verir olması, bilimsel ve teknolojik çalışmalardan uzaklaşmalarına sebep olmaktadır.
Sonuç; dünyadaki üniversite sıralamalarında kendine yer bulamayan, her yıl daha da kötüleşen üniversitelerimizin varlığı olmuştur. YÖK`ün kurulduğu dönemlerdeki amacı, üniversiteleri vasatta eşitlemekti. 40 yıl sonra getirdiği nokta üniversiteleri birer medreseye dönüştürmek oldu. Medreselerin Osmanlı`yı getirdiği yer bellidir.
Oysa Türkiye, bundan tam 100 yıl önce bu acı tecrübeden çıkardığı derslerle, çağdaş ve laik bir eğitimin önemini kavramış, bu vesileyle kalkınmanın, sanayileşmenin, üretimin, sağlıklı ve güvenli kentleşmenin önünü açmış, bağımlı bir ülke olmaktan çıkıp ayakları üzerinde duran, bilimde, teknolojide, sanatta çağdaşlarını yakalayıp müreffeh ve medeni bir ülke olma yolunda yüzlerce yıllık geri kalmışlığı birkaç on yıl içerisinde gidermeye çalışmıştır.
Her ne kadar üniversitelerimizin bugünkü durumu karamsar bir tablo çizse de 100 yıllık Cumhuriyet değerlerini içinde barındıran, kendisine, mesleğine ve bilime karşı saygısını yitirmemiş, her yaştan pek çok bilim insanın varlığı üniversitelerin tekrardan bir bilim yuvası haline dönüşeceğine dair inancımızı pekiştirmektedir.
Değerli meslektaşlarım, Laik, çağdaş ve demokratik bir eğitim anlayışının hakim olması ülkemizin tek çıkış noktasıdır. İnşaat Mühendisleri Odası ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği bunun yılmaz savunucusu olamaya devam edecektir.
Değerli meslektaşlarım, Bilimsel bilginin üretilmesindeki dinamo işlevini üstlenmiş olan üniversitelerin durumundan bahsettik. Teknolojiyi geliştirmek veya gelişimini zorlamak durumunda olan sanayimiz ve inşaat sektörümüz peki ne durumdadır?
Ne yazı ki bu konuda da parlak bir tablodan bahsedebilmemiz pek mümkün değildir.
Ülkemizde ileri teknoloji gerektiren malların ihracat kalemleri içerisindeki oranı %1,5 civarındadır. TÜİK`in 2022 verilerine göre ARGE harcamalarının GSYH içindeki payı ise %1,32 oldu. (Bu oranın içerisinde üniversitelerin harcamaları da dahildir.) Hemen hemen tüm alanlarda olduğu gibi Türkiye, ARGE harcamaları konusunda da OECD ülkeleri içerinde son sıralarda yer almaktadır. Türkiye`nin, özel sektörüyle ve kamu kurumlarıyla, ARGE için yaptığı toplam harcama Google Şirketinin ARGE`ye yaptığı harcamanın 3`te 1`ine tekabül etmektedir. Hal böyle olunca teknolojik ürünlerin ihracatında veya ülke içi tüketimindeki oranları şaşırtıcı olmamaktadır.
Ülkedeki köklü şirketler dahi yatırımlarını sanayi üretiminden hizmet sektörüne kaydırmaktadır. Ülkedeki her holding kendi gayrimenkul şirketini, kendi alışveriş merkezini kurmaktadır.
Türkiye`nin en zengin insanları listesine baktığımızda, büyük bir çoğunluğunun, özellikle inşaat ve gayrimenkul işleriyle, hiçbir toplumsal yarar sağlamayan KÖİ projeleriyle, yok pahasına özelleştirilen kamu işletmeleriyle yükselişe geçen isimlerden oluştuğunu görüyoruz.
Dolayısıyla ülkemizde kısa zaman içerisinde rant ve kaynak talanı yöntemleriyle çok yüksek kar elde etme olanakları bulunurken, orta ve uzun vadede getiri sağlayacak ARGE ve üretim yatırımları cazip olmamaktadır. Hele ki inşaat sektörü ve inşaat sanayii için hiç cazip değildir.
Hal böyle olunca, göreli olarak daha düşük yatırım maliyeti gerektiren yazılım geliştirme dışında, teknolojik üretim gerektiren alanlarda, özellikle inşaat sektöründe dışardaki gelişmeleri takip etmek, gerekli durumlarda da ithal etmekten başka çare, ne yazık ki bulunmamaktadır. Teknoloji geliştirmeyen ve inovasyona yatırım yapmayan ülkeler her hâlükârda yüksek bedeller ödeler. Çünkü aldıkları ürüne onlarca kat fazla bedel ödeyerek, karşı tarafın araştırma ve geliştirme maliyetlerini de karşılamış olurlar.
Değerli meslektaşlarım, Değerli katılımcılar, Cumhuriyetin birinci yüzyılı ne yazık ki böylesi bir tabloyla kapandı. İkinci yüzyılda ülkenin böylesi bir düzeni sürdürebilme imkanı yoktur.
Umuyor ve inanıyorum ki, önümüzdeki yüzyılda Cumhuriyetin başlangıç yıllarında ortaya koyulan perspektif ile yurdun kalkınmasını önceleyen, kamucu politikaların hakim olduğu, bir ülkede yaşayacağız. Böylesi bir ülkenin yaratılmasında, her türlü güçlüğe rağmen İnşaat Mühendisleri de yerini alacaktır.
Biz İnşaat Mühendisleri; yapılan işlerin/yatırımların ülkenin ve toplumun ne kadar yararına olduğunu, kısıtlı ülke kaynaklarının ne kadar doğru ve verimli kullanıldığını, kısa, orta ve uzun vadelerde ülkeye ve topluma getirisinin neler olabileceğini, yapılan yatırımların doğa ve çevreyle ne kadar uyumlu olduğunu, irdeleyip toplum adına ve ülke yararına söz söylemeye devam edeceğiz.
Bu duygularla sizleri selamlıyor, Sempozyumun başarılı geçmesini diliyorum.
İMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Tatlı`nın yaptığı konuşma:
"Sayın Konuklar, sevgili meslektaşlarım, İnşaat Mühendisleri Odası adına İMO Ankara ve Muğla Şubeleri olarak beraber düzenlediğimiz Mühendislikte Bilgisayar Uygulamaları ve Teknolojik Gelişmeler Sempozyumu`na hoş geldiniz. Ankara Şube Yönetim Kurulu adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
TMMOB ve Odamız 1954 yılında kuruldu. Odamız Anayasa`da tanımlandığı gibi kamu kurumu niteliğinde bir meslek odasıdır ve ülkemizde inşaat mühendislerinin tek örgütlü gücüdür. Bu yıl Odamızın ve TMMOB`nin kuruluşlarının 69. Yıldönümünü yaşıyoruz. Odamız Genel Kurulu`nun 1959 yılında aldığı kararla Odamızın kuruluş günü olan 19 Aralık, İnşaat Mühendisleri Günü olarak kabul edilmiştir. Tüm meslektaşlarımın İnşaat Mühendisleri Günü`nü kutluyorum.
Sempozyumu ilk planladığımızda 2023 Baharında, Muğla`da yapılması öngörülmüştü. Maalesef yaşadığımız 6 Şubat Depremleri dolayısıyla odamızın tüm etkinlikleri doğal olarak ertelendi.
Depremler sonucu 36 bin yıkılan ve 311 bin kullanılamaz hale gelen bina ortaya çıktı. Ancak biliyoruz ki yıkılan sadece binalar değildi. 50 binin üzerinde insanımız hayatını kaybederken arkalarında çok fazla yaşanmışlık, anı, keder bıraktı ve milyonlarca insanımızın yaşantısı değişmek durumunda kaldı. Oda olarak bilimin rehberliğinde yaptığımız açıklamalara ve yayımladığımız raporlara karşı üç maymunu oynayan yetkililer 1999 depreminden sonra atılması gereken adımları atmadığı, aksine adına barış diyerek getirdikleri imar afları yüzünden mühendislik hizmeti almamış ve sadece yapı sahiplerinin oluruna bırakılmış binalar geldiğimiz noktanın başlıca nedenlerindendir. Şimdi bu binaların göçmesinin sorumlusu İnşaat mühendisleriymiş gibi nasıl yıkıldığı dahi tespit edilemeden hatanın nereden kaynaklandığı bilinmeden bir cadı avına dönüşen kendileri de depremzede olan bölgede yaşayan meslektaşlarımız olmuştur ve olmaya devam ediyor. Buradan yitirdiğimiz yurttaşlarımızı tekrar saygıyla anıyorum.
Sayın Konuklar, sevgili meslektaşlarım, 20. Yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru teknolojik gelişmeler bütün mühendislik alanlarını ciddi bir şekilde etkilemeye başlamıştır. Ancak bu gelişmelerden en az etkilenen alanlardan biri şüphesiz ki inşaat mühendisliğidir. Bunun sebebi de ister bir gökdelen, ister bir otoyol, ister bir tünel inşası olsun ne yapmak isterseniz isteyin büyük bir insan gücüne ihtiyaç duyulmasıdır. Bu nedenle diğer sektörlerdeki teknolojiye bağlı gelişme ivmesi inşaat mühendisliği alanının çok önünde yer almıştır. Ancak 20. Yüzyılın sonlarıyla beraber ise inşaat sektöründe bu ivme artmaya başlamıştır. Örnek olarak bilgisayar destekli tasarım demek olan CAD teknolojileri mühendislerin daha iyi binalar tasarlamak ve insan hatasını minimuma indirmek, süreçleri kolaylaştırarak zaman ve paradan tasarruf etmek için teknolojiyi kullanmalarına olanak sağladı.
Günümüzde artık bilgisayar kullanımı inşaat mühendisliğinin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Her ne kadar ülkemizde özellikle son 10 yılda yaygınlaşmaya başlasa ve hala yeteri kadar uygulanmasa da BIM yani "Yapı Bilgi Modellemesi" dünyada inşaat sektörü için artık çok önemli bir noktadadır. Görselleştirmenin geliştirilmesi, disiplinler arası çalışma için uygun ortamın oluşturulması, inşaat belgelerinin koordinasyonunun artması gibi birçok olumlu etkisiyle ileride sektörümüzün değişilmez bir parçası olacağına inanıyorum. Tabii ki sadece yapım aşamasında BIM ile karşılaşmıyoruz. Sempozyumumuzda da yapılacak sunumlarda göreceğiniz üzere mevcut yapıların 3 boyutlu tasarımlarını çıkartarak risk durumlarını incelemek ve depreme karşı olası hasar tespitlerinin yapılması mümkündür. Yapı Bilgi Modellemesinin yanı sıra- Veri algılama, analizi ve simülasyonu
- 3 Boyutlu yazıcılar, lazer tarama, RFID gibi teknolojik cihazlar,
- Bilgisayar destekli sayısal modelleme ve analizlerin yapılması
gibi başlıklar hem sektörde teknolojik gelişmeler konusunda çok önemli bir yer tutmakta hem de sempozyumumuza ilgi gösteren değerli katılımcılarımızın bildiri konuları arasında yer almaktadır.
Son yıllarda daha fazla hayatımızda yer alan ve giderek de etkisinin artacağı bir gerçek olan yapay zeka ise gelen bildirilerin çoğunluğunu oluşturuyor. Birçok farklı başlık altında ve birçok yeni gelişmeyle beraber uygulamaları artan yapay zeka ve sinir ağları başlığını bundan sonra sektörümüzde de sıkça duyacağız.
Bahsettiğim bu başlıklarla beraber bulut tabanlı işbirliği çözümleri, otonom inşaat ve robotlar, süper malzemeler, giyilebilir teknoloji, sanal ve arttırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti gibi başlıklar sektörümüzün sürekli olarak gelişmesini sağlayacaktır.
Sayın Konuklar, sevgili meslektaşlarım,
Odamızın ilke ve amaçlarından ilk maddeyi size okumak istiyorum:- "İnşaat Mühendisliği alanındaki gelişmeleri ülke çıkarlarına uygun bir biçimde yaygınlaştırmaya çalışmak, gerekirse ülke dışındaki ilgili meslek örgütleriyle ilişki kurmak, üyelerinin okul sonrası eğitimine önem vermek, teorik ve pratik olarak bilgi birikimlerini artırma çabasına girmek."
Bu doğrultuda odamız adına ilkini düzenlediğimiz bu sempozyumun mümkün olduğu kadar sektörümüzü etkileyen tüm gelişmeleri kapsamasını arzuladık. Bu noktada da hocalarımızın değerli katkılarıyla sempozyum konu başlıklarını belirledik. Mesleğimizin gelişimi açısından çok önemli olduğunu düşündüğümüz bu sempozyum dileriz bundan sonraki yıllarda meslektaşlarımız için kılavuz görevi gören bir etkinlik haline gelecektir. Değerli konuklar;
Düzenleme, bilim ve danışma kurulumuza, bilgi ve çalışmalarını bizlerle paylaşarak Sempozyuma bildirileriyle katılan akademisyen ve profesyonel hizmet üreten meslektaşlarıma, davetimizi kabul ederek bilgilerini bizimle paylaşmak için gelen konuşmacılarımıza, ortalıkta görünmeden çalışmalara katkı sağlayan, işin mutfağını oluşturan çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Ayrıca Sempozyumumuza maddi ve manevi destek veren tüm kişi, kurum ve kuruluşlara çok teşekkür ediyorum. Sempozyumun başarılı geçmesini diliyorum." |