|
RAYLI SİSTEMLER KONGRE VE SERGİSİ ESKİŞEHİR’DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ |
Yayına Giriş Tarihi: 07.11.2023 00:00
Güncellenme Zamanı: 07.11.2023 13:58:53 Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ |
|
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ve TMMOB Makina Mühendisleri Odasının (MMO) ortaklaşa düzenlediği Raylı Sistemler Kongre ve Sergisi, 02-03-04 Kasım 2023 tarihlerinde Eskişehir Odunpazarı Belediyesi Hasan Polatkan Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. |
Raylı Sistemler Kongre ve Sergisi Eskişehir`de Gerçekleştirildi
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ve TMMOB Makina Mühendisleri Odasının (MMO) ortaklaşa düzenlediği Raylı Sistemler Kongre ve Sergisi, 02-03-04 Kasım 2023 tarihlerinde Eskişehir Odunpazarı Belediyesi Hasan Polatkan Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.
Kongre, İMO Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Özer Akkuş, İMO Eskişehir Şube Başkanı Hüseyin Orkun Kılıç, MMO Başkanı Yunus Yener, MMO Eskişehir Şube Başkanı Nezihe Hanecioğlu, EMO Eskişehir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Ender Kelleci, EMO Eskişehir Şube Başkanı Hakan Tuna, Eskişehir Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen`in açılış konuşmalarıyla başladı.
Sektörün önde gelen temsilcilerinin, akademisyenlerinin ve uzmanlarının katılım gösterdiği kongrede, raylı sistemlerin geleceği, sürdürülebilirlik, teknolojik yenilikler ve sektörün genel vizyonu üzerine pek çok önemli oturum gerçekleştirildi.
Kongrede üç gün boyunca toplam 8 oturum, 29 bildiri sunumu yapıldı. Eskişehir`in raylı sistemler alanındaki gelişmeleri ve başarılarına da vurgu yapılan Kongrede, şehrin bu alandaki potansiyeli vurgulandı. Eskişehir`in, raylı sistemlerin gelişimi için stratejik bir öneme sahip olduğu belirtildi.
Kongrenin son gününde yapılan kapanış konuşmalarında, sektörde iş birliği ve teknolojik ilerlemenin önemi vurgulanarak, katılımcılara ve kurullara teşekkür edildi. Katılımcılar, etkinliğin sektördeki bilgi paylaşımı ve iş birliğini artırmak adına büyük bir fırsat sunduğunu belirtti. Raylı Sistemler Kongresi`nin, sektördeki gelişmeleri teşvik etmek ve paylaşımı artırmak adına önemli bir platform olduğu vurgulandı. Gelecek yıllarda benzer organizasyonların düzenlenerek sektördeki ilerlemenin destekleneceği ifade edildi.
İMO Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Özer Akkuş`un yaptığı konuşma: Değerli Meslektaşlarım, Değerli Konuklar, Hepinizi Oda Yönetim Kurulumuz adına saygıyla selamlıyorum. Elektrik Mühendisleri Odası ve Makine Mühendisleri Odasıyla birlikte düzenlediğimiz bu değerli Kongremizin hayata geçmesinde emeği geçen Düzenleme Kurulu üyelerine, Bilim ve Danışma Kurulu üyelerine, sundukları bildirilerle Kongremize katkıda bulunan değerli katılımcılara, Eskişehir Şubemiz Yönetim Kuruluna ve emeği geçen çalışma arkadaşlarımıza, ayrıca maddi katkılarıyla değerli sponsorlarımıza teşekkür ediyorum.
Değerli meslektaşlarım,
Hiç şüphesiz TMMOB`ye bağlı Meslek Odalarımız tarafından düzenlenen her bir sempozyum ve kongre, meslek alanlarımızın alt dallarında önemli katkılar sunuyor. Bu bilimsel etkinliklerin ülkemizde bilimin ve tekniğin gelişiminde önemli bir yere sahip olduğu bir gerçektir. Bununla birlikte, Cumhuriyetin 100. Yılında düzenlenen Raylı Sistemler Kongresinin özel bir öneme haiz olduğunu belirtmek gerekir.
Gerçekten de ulaştırma konusunun yalnızca teknik ve ekonomik bir olgu olmadığını, belki de daha çok politik bir tercihi ifade ettiğini söylemek mümkündür. Öyle ki ulaştırma alanı insanlık tarihi boyunca çeşitli yönleriyle toplumların başlıca ele aldıkları konulardan biri olmuştur.
İnsanlar tarafından evcilleştirilen at ve deve gibi hayvanlarla başlayan ulaştırma tarihi M.Ö. 7000 yıllarına kadar uzamaktadır. Tekerleğin icadından, nehir boylarında ulaşım araçlarının gelişmesine ve kıtalararası yolculuğa kadar binlerce yıl boyunca gelişimini sürdüren ulaştırma yöntemleri medeniyetlerin gelişimine doğrudan etki etmiştir. Binlerce yıl boyunca insanların ve ürünlerin taşındığı yollar, taşıdığı stratejik önemle medeniyetler arası rekabete konu olmuş, kimilerinin büyüyüp gelişmesine kimilerinin de tarihten silinmesine yol açmıştır.
Tarihte önemli güzergâhları birbirine bağlayan Lidya Kral Yolu, İpek ve Baharat yolları gibi ulaştırma hatlarına ev sahipliği yapan Anadolu coğrafyasında egemen olan tüm devletler açısından ulaştırma politikaları önemli bir yer tutmuştur. Romalıların Anadolu`da malzeme ve işçilik bakımından kaliteli önemli yol ağları yaptıkları bilinmektedir. Selçuklular döneminde ise Anadolu`nun transit geçiş özelliği dikkate alınarak ulaşım politikaları geliştirilmiş, hem doğu-batı hem de kuzey-güney aksında; yaklaşık 30 km aralıklı mesafelerle kervansaraylar kurulmuştur. Osmanlı Devleti döneminde İstanbul`un fethi yol ağlarını da etkilemiş, bu durum İstanbul merkezli bir yol sistemini de beraberinde getirmiştir. Osmanlı döneminde ulaştırma politikalarının temelinde ordunun hareket kabiliyetini kolaylaştırmak yer almıştır.
Sanayi Devriminin yol açtığı kitlesel üretimle birlikte, metaların dünya pazarlarına ulaştırılması konusunda tedarik ve dağıtım süreçlerinin önemi büyük ölçüde artmıştır. Sanayileşme, aynı zamanda kırsal alandan büyük kentlere kitlesel göçü de beraberinde getirmiş, hem işgücü hareketliliği hem de mal ve hizmet transferi açısından ulaştırma altyapısında açığa çıkan ihtiyacı karşılayacak yeni karayolları, denizyolları ve özellikle demiryolları hızla inşa edilmiştir.
Değerli Meslektaşlarım, Hızla sanayileşen Avrupa`da hammadde ihtiyacını karşılamak için Avrupa ve Osmanlı pazarları arasındaki mal akışını sağlama ve Osmanlı topraklarında kendi nüfuz bölgelerini ve hatlarını oluşturma amacındaki yabancı sermaye demiryolu üzerine yatırımlara başlamıştır. Bu eksende ilk olarak Kahire ile liman kenti İskenderiye arasında 211 km`lik demiryolu hattı 1851 yılında başlamıştır. Anadolu`daki ilk demiryolu hattı ise 1856 yılında İngilizlere verilen imtiyazla İzmir-Aydın arasında (130 km) yapılmış ve 1866`da işletmeye açılmıştır.
Uzun yıllar savaşlar ve işgaller altında ağır yıkıma uğrayan Anadolu`da Cumhuriyetin ilanından sonra demiryolu politikaları sadece bir ulaşım aracı olarak görülmemiş aynı zamanda ülke savunması, iktisadi kalkınma ve sosyo-kültürel gelişmenin temel unsurlarından birisi olarak kabul edilmiştir. 1923-1938 arasında bir yandan yeni demiryolu hatları inşa edilirken diğer yandan da yabancı şirketlerin elindeki mevcut demiryollarının satın alınmasıyla demiryollarının kamulaştırılması yoluna gidilmiştir. Bu dönemde demiryoluna dayandırılan ulaşım politikası doğrultusunda karayolu yapımı genellikle demiryolunu tamamlayan bir unsur olarak görülmüştür.
2. Dünya Savaşından sonra, Truman doktrini çerçevesinde hazırlanan Hilts raporu ışığında Türkiye ulaştırma sisteminde bir zihniyet değişikliği yaşanmış, kaynakların karayolu ağırlıklı projelere aktarılmasına gidilmiş, Marshall Planı çerçevesinde yapılan yardımların karayolu yapımında kullanılması ile de kısa sürede ulaşım politikalarında demiryollarının adeta yok sayıldığı büyük değişimler ortaya çıkmıştır. 1950-2000 yılları arasında karayolu uzunluğunun yaklaşık %80 artarken, demiryolu uzunluğunun sadece %11 artması bu değişimi gözler önüne sermektedir.
1950 yılında demiryollarının yolcu taşımadaki payı %42,2 iken 2018 yılı verilerine göre %1,2`ye, yük taşımadaki payı ise %68,2 iken %4.3`e gerilemiştir.
Ulaştırma politikalarındaki bu köklü değişimin temellerine inmek gerekirse; 1970`lerin ortasından itibaren dünyada hakim olan neo-liberal politikaların "hantal devlet" söylemi altında "serbestleştirme, özelleştirme ve deregülasyon" araçları ile kamusal hizmet alanlarının piyasaya açılmasına ve bu alanlarda kamu denetiminin etkisiz hale getirilmesine uzanmak gerekir.
Ülkemizde özellikle demiryolları bu sürecin başat alanlarından biri konumundadır. Özellikle 1980 sonrasında ülkemizde kamu alanında hızla gelişen taşeronlaşma ve alınabilecek tüm hizmetlerin dışarıdan alınmasına yönelik adımlar, 1990`lı yılların 2. yarısı ile birlikte Avrupa Birliği süreci ile de bağlantılanarak demiryollarımızda da atılmıştır.
25 yıla yakın bir süredir devam eden bu süreç, her geçen yılda yeni bir boyut kazanmakta ve bir bütün halinde demiryolu sistemi her seferinde farklı bir boyutuyla can çekişmeye devam etmektedir.
Özelleştirme furyasıyla, demiryollarının cazibesini artırma iddiasıyla; 2000 yılında 47 binin üzerinde olan personel sayıları 2020 yılında 26 binlere kadar indirilmiş, esasen kamu hizmeti altında olması gereken istasyonlar, limanlar, TCDD`ye ait yan işletmeler, TCDD meslek liseleri, öğrenci yurtları ekonomik olmadığı gerekçesiyle kapatılmış, hastaneleri devredilmiş, başta yol atölyeleri olmak üzere pek çok atölyesi kapatılmıştır. İlave olarak sermaye aktarımlarıyla görev zararları kapatılmış, önemli teşvikler verilmiş ve borçları silinmiştir. Ayrıca 7 limanın 5 tanesinin işletmesi devredilmiş, arsaları ve pek çok binası da satılmıştır. Verimlilik için, yatırımın artması için, demiryollarının gelişmesi için özelleştirmenin şart olduğu propagandası diğer alanlarda olduğu gibi demiryolu taşımacılığı için de doğru çıkmamıştır.
Değerli meslektaşlarım, 2000 yılında 10.922 km olan toplam demiryolu uzunluğu 2020 yılı sonu itibariyle 1.213 km`si YHT hattı olmak üzere 12.803 km`ye çıkmıştır. Bu süreçte; 2000`li yılların başlarında belirlenen, yeni demiryolu hatları yapılarak 2023 yılına kadar demiryolu uzunluğunun 25.000 km`nin üzerine çıkarılması hedefinin oldukça gerisinde kalınmıştır.
2023 yılı hedefinin yakınına bile yaklaşılamadığı, özellikle asıl katma değeri yaratacak olan yük taşımalarının yapılacağı konvansiyonel hatlar üzerinde yeterli bir iyileşme sağlanamadığı görülmektedir. YHT hatları ile ilgili olarak başta fizibilite etütleri olmak üzere yapılan tüm çalışmalarda hatlar üzerinde hem yolcu hem de yük taşımacılığı yapılacağı öngörülmesine rağmen bu hatların hiçbirinde yük taşımacılığı yapılmamaktadır. Bunun bir sonucu olarak; 20 yılı aşkın sürecin sonrasında halen yük taşımalarının %87`si, yolcu taşımalarının ise %95`i yine karayolu ile gerçekleştirilmektedir. TCDD maliyet kitaplarında yer alan YHT gelir-gider tablosu da önemli bir veriler sunmaktadır. Özellikle yol bakım onarım giderlerinin katlanarak arttığı gözlenmektedir. 2009-2020 yılları arasında YHT hatlarında cari fiyatlarla 1,4 ve 2020 yılı fiyatlarıyla ise yaklaşık 2 milyar TL tutarında yol bakım ve onarım harcaması yapılmıştır. Şu ana kadar işletmeciliğe geçilen hatlarda 1 km demiryolu ortalama maliyetlerinin 6-9 milyon TL olarak gerçekleştiği düşünüldüğünde yol bakım giderleri için yapılan harcamalar üzerinde öncelikle durulmalıdır. Özellikle yol bakım onarım giderlerinin katlanarak arttığı gözlenmektedir. Bunun sonucu olarak YHT tren işletmeciliğinin ilk üç yıldan sonra zarara geçtiği, 2016 yılında gelir oranının %50`nin altına gerilediği görülmektedir. Özelleşmenin de hızlandığı bu yıllarda, demiryolu taşımacılığı alanına giren firmalar kamunun işini elinden alırken, kamuya ait vagon verimliliği düşmüş, yükler vagonlarını boş bırakmayacak şekilde özel sektöre aktarılmıştır. Ayrıca demiryolu sisteminin yüksek gelir sağladığı uzun mesafeli taşımalar da özel sektöre aktarılmıştır. Demiryolu tren işletmecilerine güçlü bir kaynak transferi sağlanmasına karşın özel sektör sermayesi sisteme dahil edilememiştir. Değerli Meslektaşlarım, Demiryolu ulaştırması, ulaştırma türleri içinde, temelde ülke içi hareketliliğin gerçekleştirilmesinde en önemli kara ulaştırma türü olarak değerlendirilmelidir. Bunun yanı sıra uzak ve ağır taşımalardaki üstünlüğü ile de uluslararası taşımalarda ekonomik olarak öne çıkan bir ulaştırma türüdür. Bu aşikâr gerçeğin aksine, yıllardır ülkemizin ulaştırma politikalarında geri planda bırakılması düşündürücüdür. Zarar ettiği gerekçesiyle özelleştirilen demiryollarında zararın devam etmesi ve hizmet kalitesinin iyileşmemesi bir yana yaşanan kazalar da önemli gündem maddelerinden biridir. 2004 yılında Pamukkale`de meydana gelen ve 36 kişinin ölümüne yol açan tren kazası ile son olarak 2018 yılında Çorlu`da 25 kişinin ölümüne yol açan tren kazası en bilinen örneklerdir. Bu kazaların asıl nedeninin tekniğin gerekleri dikkate alınarak yapılması gereken kamu denetiminin ortadan kaldırılarak demiryollarının kâr amacıyla işletilmesi olduğu açıktır.
Görüldüğü üzere, başta da ifade ettiğim gibi ulaştırma politikaları, politik temelli bir tercihtir ve bu tercih kamucu bir perspektifle toplumsal refahı sağlayacak güçlü bir kalkınmanın koşullarını sağlayabileceği gibi, özelleştirmeci bir yaklaşımla toplumsal gelişimin önüne set çekerek bağımlılık ilişkilerini de güçlendirebilmektedir.
Bu vesileyle, Cumhuriyetin 100. Yılını kutladığımız bugünlerde, kurucu iradede ifadesini bulan kamucu bir anlayışın hakim olduğu, çıkar gruplarının değil toplumsal faydanın öncelendiği ve kamu kaynaklarının yine kamu hizmetine sunulduğu bir geleceğe olan inancımı paylaşmak isterim. Bu duygu ve düşüncelerle Kongre`de emeği geçen herkese tekrar teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
İMO Eskişehir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Orkun Kılıç`ın yaptığı konuşma:
Sayın Protokol Sayın Katılımcılar, Bugün, raylı sistemler hakkında önemli bir kongre için bir araya geldik. İnşaat mühendisleri, makina mühendisleri ve elektrik mühendisleri olarak, altyapı, taşıma sistemleri ve enerji temel konularıyla ilgilenen disiplinleriz. Raylı sistemler, bu üç mühendislik alanının mükemmel bir örnek birlikteliği olan projelerdir ve bu kongre, bu kritik disiplinlerin iş birliği yaparak daha iyi nasıl başarabileceğini tartışmak için çok önemli bir platform sunmaktadır.
Raylı sistemler, bir şehrin dokusunu ve sürdürülebilirliğini şekillendiren temel unsurlardır. İnşaat mühendisleri, bu sistemlerin altyapısını tasarlar ve inşa ederken, makina mühendisleri, taşıma ekipmanlarının verimli çalışmasını sağlar. Aynı zamanda, elektrik mühendisleri, bu sistemlerin güç ihtiyaçlarını ve enerji verimliliğini optimize eder.
Bu kongreyi Eskişehir`de düzenliyoruz, Eskişehir, Türkiye`nin demir yolu ağının kalbinde yer alıyor. Burası, trenlerin birbiriyle kesiştiği ve ülkenin farklı bölgelerine bağlandığı bir merkez konumunda.ve Tülomsaş (Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi AŞ) gibi önemli bir kurumu bünyesinde barındırıyor.
Ayrıca sadece büyük illerde görebileceğiniz modern bir şehir içi raylı sistemine sahip Bu raylı sistemi ileri görüşlülüğü ile Eskişehir`e kazandıran Sayın Yılmaz Büyükerşen`e huzurunuzda teşekkür ediyorum. Yılmaz Hocam ile ilgili Bir konuya daha değinmeden geçemeyeceğim Eskişehir de günümüzde yeni mahalle olarak bilinen semte bir zamanlar "dekovil" takma adının verilmesinin nedeninin askeri personel taşımak amacıyla inşa edilmiş olan birkaç km uzunluğundaki demiryolunun semtten geçmesiydi. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı`nda Alman Henschel & Son firmasından 1928 yılında satın alınarak hizmete verilen 1918 yılı yapımı dekovil fabrika müdürlüğü personelinin taşınmasında kullanılmaya başlanmış, ileriki yıllarda fabrika müdürlüğü personeli ve işçileri ile 1. Ana Jet Üs Komutanlığı personelinin servisi olarak kullanılmış ve 04 Ağustos 1988 tarihinde kullanımdan kaldırılmıştır. Bugün o lokomitifi Sazova Bilim ve Kültür Parkı`nda ziyaretçileri taşırken görebilirsiniz.
Bu şehrin en önemli Demiryolcusu ise hiç şüphesiz Enveriye`de yatan kahraman Behiç Erkin`dir Mustafa Kemal Paşa`nın "Demiryolları çok mühimdir, onu kabul et" sözü üzerine görevine başlayan ve yurdu dört baştan demir ağlarla ören Demiryolculuğun babası bugün göreve başladığı Enveriye`de yatmaktadır. Kendisini saygıyla anıyoruz.
Hepinize katılımınız için teşekkür ederim. Umarım bu sempozyum, bu üç mühendislik disiplini arasındaki iş birliğini artırarak raylı sistemlerin geleceğini daha iyi anlama ve geliştirmeye katkıda bulunur. Keyifli ve verimli bir etkinlik olmasını diler teşekkür ederim.
|
Okunma Sayısı: 185
Tüm Haberler »
|
|
|
|
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI NECATİBEY CADDESİ NO:57 KIZILAY-ANKARA
TEL : +90 312 294 30 00 FAKS : +90 312 294 30 88
e-POSTA : imo@imo.org.tr
|
|
|
|