Yapılarda Güçlendirme Sempozyumu İzmir`de Gerçekleştirildi
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası adına İzmir Şubesi tarafından düzenlenen Yapılarda Güçlendirme Sempozyumu 30-31 Ekim 2023 tarihlerinde İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezinde gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılışında İMO Yönetim Kurulu 2. Başkanı Nusret Suna, Düzenleme Kurulu Başkanı Oğuz Özgür Eğilmez ve İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar birer konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından oturum başkanlığını İMO Yönetim Kurulu 2. Başkanı Nusret Suna`nın yaptığı 1. Oturumda Prof. Dr. Ali Tuğrul Tankut`un sunduğu "Betonarme Binaların Depreme Karşı Güçlendirilmesi" ile Prof. Dr. Güney Özcebe`nin sunduğu "Yapısal Güçlendirme Çözüm mü?" başlıklı sunumlar yer aldı. Oturum sonunda konuşmacılara İMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Emine Füsun Sümer tarafından teşekkür belgeleri sunuldu.
Kongrenin 2. Oturumunda, İMO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Jale Alel`in başkanlığında Prof. Dr. Alper İlki tarafından sunulan Kahramanmaraş Depremi ve Yapısal Güçlendirme, Prof. Dr. Barış Binici tarafından sunulan "Performans, Güçlendirme, Yıkyap: Yaşanan Depremler Işığında Bazı Gözlemler" Prof. Dr. Kemal Önder Çetin tarafından sunulan "Zemin İyileştirme ve Güçlendirme Yöntemlerine Genel Bakış" başlıklı sunumlar yer aldı. Oturum sonunda konuşmacılara İMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Tatlı tarafından teşekkür belgeleri sunuldu.
Oturum başkanlığını Prof. Dr. İbrahim Serkan Mısır`ın yaptığı 3. Oturumda İnş. Müh. Mustafa Görkem Yıldız`ın sunduğu "Okul Binası Örneğinde Güçlendirme Yöntemlerinin Maliyet Açısından İrdelenmesi", Dr. Öğr. Üyesi Fatih SÜTÇÜ`nün sunduğu "Binaların Kullanım Halindeyken Güçlendirilmesi, Yenilikçi Güçlendirme Yöntemleri", Doç. Dr. Mehmet Bakır Bozkurt`un sunduğu "Yenilenebilir Burkulması Önlenmiş Çaprazların Geliştirilmesi" ve Dr. Öğr. Üyesi Korhan Deniz Dalgıç`ın sunduğu "Standart Altı Betonarme Kolonların Çevre Dostu, Akıllı Hibrit Dış Sargı ile Güçlendirilmesi" başlıklı sunumlar yer aldı. Oturum sonunda konuşmacılara İMO Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Orkun Kılıç tarafından teşekkür belgeleri sunuldu.
Kongrenin ikinci gününde, oturum başkanlığını Doç. Dr. Sadık Can Girgin`in yaptığı 4. Oturumda İnş. Yük. Müh. Suat Yıldırım`ın sunduğu "Klasik ve Yenilikçi Güçlendirme Yöntemlerinin Karşılaştırılması", İnş. Müh. İsmail Çoksayar`ın sunduğu "Donatı Korozyonu, Onarım ve Güçlendirme Yöntemleri" ve İnş. Müh. Ceren Nur Saygın`ın sunduğu "Güçlendirme Tasarımında Yok Sayılan Bazı İlkeler" başlıklı sunumlar yer aldı. Oturum sonunda konuşmacılara İMO Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Burkay Güçyetmez tarafından teşekkür belgeleri sunuldu. Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Ninel Alver`in yaptığı 5. Oturumda C. E. Naruse Tadashi`nin sunduğu "Japonya`da Mevcut Yapısal Güçlendirme Uygulamaları", P. E. Maria E. Chumbita`nın sunduğu "Yapı Güçlendirmede BRB`lerin Kullanımı: Çeşitli ve Uluslararası Uygulamalar" ve İnş. Müh. Vahid Alinejadan`ın sunduğu "BRB Sönümleyicilerin Ön Tasarımı ve Programlarda Tanımlanması" başlıklı sunumlar yer aldı. Oturum sonunda konuşmacılara İMO Erzurum Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Orhan tarafından teşekkür belgeleri sunuldu.
Oturum Başkanlığını İMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Zafercan Atacan`ın yaptığı 6. Oturum`da Prof. Dr. Selçuk Toprak`ın sunduğu "Geçmiş Depremlerden Gözlemler ve Gelişmeler Işığında Deprem Dirençli Altyapı Sistemlerine Yolculuk ve Stratejiler", Prof. Dr. Şevket Özden`in "Sanayi Yapılarında Güçlendirme Uygulamaları" ve Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt Tüzün`ün sunduğu "Endüstriyel Yapılarda Yenilikçi Yöntemlerle Güçlendirme Teknikleri ve Uygulamalar" başlıklı sunumlar yer aldı. Oturum sonunda konuşmacılara İMO Antalya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soner Akdoğan tarafından teşekkür belgeleri sunuldu.
Oturum başkanlığını Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt Tüzün`ün yaptığı 7. oturumda Prof. Dr. İbrahim Serkan MISIR`ın sunduğu "Tarihi Taş Yığma Binaların Düzlemdışı Deprem Etkilerine Karşı Güçlendirilmesi İçin Yenilikçi Bir Yöntem Önerisi: Derz İçi Donatılandırma", Doç. Dr. Ayhan Nuhoğlu`nun sunduğu "Karma Taşıyıcı Sistemlere Sahip Tarihi Yapılarda Onarım ve Güçlendirme Senaryoları", İnş. Yük. Müh. Sadun Tanışer`in sunduğu "Tarihi Yapıların Deprem Yalıtımı ile Güçlendirilmesi: Türkiye`den 3 Örnek Uygulama" ve İnş. Müh. Mahir Kaplan`ın sunduğu "Restorasyonda Güçlendirme Yöntemleri" başlıklı sunumlar yer aldı. Oturum sonunda konuşmacılara İMO Sakarya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Semih Uçar tarafından teşekkür belgeleri sunuldu.
Kongrenin son oturumunda ise Dr. Öğretim Üyesi Egemen Sönmez`in başkanlığında, İnş. Müh. Sinan Türkkan`ın sunduğu "Güçlendirmenin Genel Tanımı ve Yaşanan Problemler", Dr. İnş. Müh. Av. Levent Mazılıgüney`in sunduğu "Güçlendirilmiş Yapılarda Hukuki Sorumluluk", İnş. Müh. Aynur Gündoğdu`nun sunduğu "Güçlendirmede Mevzuata Dair Yaşanılan Sorunlar" başlıklı sunumlar yer aldı. Oturum sonunda konuşmacılara İMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Murat Baran Uygun tarafından teşekkür belgeleri sunuldu.
Sempozyum İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar`ın yaptığı kapanış konuşmasıyla sona erdi.
2 gün boyunca canlı yayınlanan sempozyumun kaydı aşağıdaki bağlantılardan izlenebilir: 1. Gün: https://www.youtube.com/live/enZXJr8d9lw?si=XmiL0tRIEYDEO6H7 2. Gün: https://www.youtube.com/live/Yd-6bdSaA5I?si=AxzxDNCkSnf64lBQ İMO Yönetim Kurulu 2. Başkanı Nusret Suna`nın yaptığı konuşma
Değerli Konuklar, Değerli Katılımcılar, Değerli Meslektaşlarım, Yapılarda Güçlendirme Sempozyumuna hoş geldiniz. İnşaat Mühendisleri Odası adına sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Sempozyumun yürütücülüğünü üstlenen İzmir Şubemize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Şube yönetim kurulu, şube üyesi meslektaşlarımız, şube çalışanlarımız özveriyle çalıştılar ve tabii ki sempozyuma katılan hocalarımıza, uzman meslektaşlarıma da ayrıca müteşekkir olduğumuzu ifade ediyorum. Değerli Konuklar, Şimdiye dek Odamız, meslek alanımıza dahil hemen her konuda bilimsel etkinlikler gerçekleştirdi. Örneğin geçen günlerde Ulaştırma Kongresi`nin 14.sü yapıldı. Geoteknik, deprem ve benzeri konularda belirli aralıklarla ulusal/uluslararası katılıma açık kayda değer tartışmalara ve üretime tanıklık eden toplantılar yaptı. Örneğin deprem üst başlığı ile gerçekleştirilen etkinliklerde güçlendirme sadece bir alt başlık ya da bir oturumda ele alınan konu olarak kayıtlara geçti. İlk kez odamız güçlendirme merkezli bir sempozyum düzenliyor. Güçlendirme Sempozyumunun önemi buradadır ve tabii ki hazırlık sürecinin ne kadar meşakkatli geçtiğini göstermektedir. Bu nedenle arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Değerli Meslektaşlarım, Güçlendirme Sempozyumu hiç şüphe yok ki bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Türkiye`nin bir deprem ülkesi olduğu ve yapı stokumuzun depremde iyi sınav vermesinin mümkün olmadığı gerçeğini hatırlatmanın anlamı yok. En son 6 Şubat depreminde bu gerçek olanca ağırlığı ve acı sonuçlarıyla bir kez daha açığa çıktı. Daha önce de karşı karşıya kalmıştık aynı durumla. 23 Ekim 2011`de Van`da, 30 Ekim 2020`de İzmir`de… Yine daha önce 1999 Marmara`da, 2020`de Elazığ`da. Sizler de biliyorsunuz her depremde benzer tablolar karşımıza çıkıyor. Aynı şekilde her deprem sonrası yapı stokumuzun mevcut durumu masaya yatırılıyor. Veriler paylaşılıyor, şu kadar binanın yıkılıp yapılacağından söz ediliyor, yani topluma vaatte bulunuluyor, güçlendirme çalışmalarından söz ediliyor, şu kadar yapının güçlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Ne yazık ki bir sonraki depremde yine binlerce bina çöküyor, on binlerce yurttaşımızı kaybediyoruz. Neden olduğu acı dışında ekonomik açıdan telafi edilmesi mümkün olmayan durumun altından kalkmaya çalışıyoruz. Buraya kadar özetlediğimiz her şey sizlerin de bilgisi dahilindedir. Ancak bazı konularla, daha doğrusu verilen ve fakat tutulmayan sözlerle ilgili hafızalarınızı tazelemek istiyorum. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılında yaptığı açıklamada 6 milyon 700 bin konutun dönüştürülmesi gerektiğini" söylemişti. Yine örneğin zamanın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 2021 yılında TBMM Deprem Araştırma Komisyonuna yaptığı sunumda aynı konuya değinmiş, hem ülke geneli hem de özelde İstanbul için riskli yapı verilerini paylaşmıştı. İstanbul`da 300 bin yapının acilen dönüştürülmesi gerektiğini ifade etmişti. Sayın bakan 2020`de aynı minvalde yaptığı açıklamada, İstanbul`daki riskli 300 bin yapının 2023`e kadar iyileştirileceğini ifade etmişti. Şu anki sayın bakan ise yine aynı koltukta oturduğu 2017 yılında yaptığı açıklamada yapı stokunun dönüştürülmesi için 15 yıla ihtiyaçları olduğunu belirtmişti. Peki ne oldu? Ne kadar yapı dönüştürüldü, iyileştirildi, güçlendirildi, yıkılıp yeniden yapıldı? Vaatler tutulsaydı, hedeflere ulaşılsaydı 6 Şubat depreminde bu denli yıkım olur muydu? Bu sorular ne yazık ki 6 Şubat depreminde yanıtlandı. Bakanlığın Şubat ayı sonunda yayımladığı veriye göre, 11 ilde toplam yıkılan bina sayısı 18 bin 200 olarak açıklandı. Toplam 717 bin 614 binanın 90 bin 609`u acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık bina olduğu ifade edilmişti. Konunun dikkat çeken kısmı 6 Şubat`ta sadece belirli yaşın üzerindeki yapıların değil birkaç yıllık binaların da yıkımdan kurtulamamasıdır. Bu durum karşı karşıya kaldığımız sorunun sadece yapı stokuyla sınırlı olmadığı, projektörlerimizi bir bütün olarak yapı üretimine çevirmek gerektiğini göstermektedir ki, sempozyum konusu olmasa da bu tespit ister istemez yapı denetim sisteminin tartışılmasını beraberinde getirmektedir. Çünkü bilinir ki güçlendirme geçmişle, yapı denetim gelecekle ilgilidir. Özetle çok yönlü, çok etkenli bir sorunla yüz yüzeyiz. Elbette bu sürecin önemli ayağını güçlendirme çalışmaları oluşturuyor. Sempozyum programına bakıldığında güçlendirme teknikleri, yol ve yöntemleri ile ilgili ayrıntılı tartışmaların yapılacağı görülecektir. Her biri konusunda uzman meslektaşlarımızın ve hocalarımızın güçlendirme alanında pek çok soruya yanıt vereceğine şüphe yoktur. Ancak şu konuyu hatırlatmakta fayda görüyorum. Örneğin biz mühendisler, bilim insanları güçlendirmeyle ilgili titiz çalışmalar içerisindeyken, iktidar İmar Barışı ilan ediyor ve güçlendirilmesi gereken yapılar kamunun ilgi alanından çıkma şansını yakalıyor, yasal güvenceye kavuşuyor. 6 Şubat depreminin yıkıma yol açtığı 10 ilde 294 bin yapının İmar Barışına başvuru yaptığı biliniyor. Peki, 2020`de Sisam depreminin vurduğu İzmir`de kaç yapı yararlanmış imar Barışı`ndan. İzmir`de İmar Barışı`ndan yararlanmak üzere 811 bin başvuru yapılmış. Bilindiği gibi 2020 İzmir depreminde neredeyse tek yıkım Bayraklı ilçesinde yaşandı. Deprem sonrasında Bayraklı`da acil yıkılacak dört, depremde yıkılan iki, ağır hasarlı 36 binanın İmar Barışı`ndan yararlandığı açığa çıktı. İstanbul`da ise İmar Barışı`na başvuru sayısının 1 milyon 748 bin olduğu biliniyor. Şimdi İstanbul, beklenen olası depremi kaçak, ruhsatsız, mühendislik hizmeti almadan üretilmiş binlerce yapıyla karşılayacak. İmar Barışı`na başvurmayan diğer binaların depremde nasıl bir tepki vereceği tabii ki başka bir muamma. Lakin mühendislik hizmeti almadan üretilenlerin nasıl bir tepki vereceğini tahmin etmek zor değil. Değerli Katılımcılar, Programımız oldukça yoğun. Bu nedenle daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Güçlendirme Sempozyumunu İzmir depreminin yıl dönümünde topluyoruz, bu vesile ile kaybettiğimiz canlarımızı bir kez daha anıyor, kamu yönetimine yapılarımızın ve kentlerimizin depreme hazır hale getirilmesi, güçlendirme çalışmaları için kaynak yaratılması, kentsel dönüşüm projelerinin rant odaklı olmaktan çıkarılması doğrultusundaki çağrımızı yeniliyoruz. Bir çağrıda daha bulunmak isterim. İsrail Filistin savaşının bir an önce sona ermesini temenni ediyor, sivillerin katledilmesini, hastane, okul, pazaryeri gibi sivil hedeflerin vurulmasını kınıyor, mazlumların yanında olduğumuzu bir kez daha ilan ediyorum. Konuşmamı bitirirken Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü kutluyorum. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Mustafa Kemal`in yurtta sulh cihanda sulh şiarının bizlerin ve tüm ulusların rehberi olmasını temenni ediyorum. Evet Cumhuriyet demokrasidir, milli egemenliktir, kadın haklarıdır, kamuculuktur, bilimdir, fendir ve diğerleri kadar önemli olmak kaydıyla barıştır. "Yurtta sulh cihanda sulh" şiarı bunun özlü ifadesidir. Evet, ‘sonsuza kadar barış için sonsuza kadar Cumhuriyet` diyerek sözlerime son veriyor, saygılar sunuyorum.
İMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar`ın konuşması
Odamızın ve Şubelerimizin Değerli yöneticileri, kıymetli hocalarımız, saygıdeğer Meslektaşlarımız ve değerli katılımcılar, Sizleri İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Odamız adına düzenlediğimiz Yapılarda Güçlendirme Sempozyumuna hoş geldiniz. Şube Yönetim Kurulu olarak, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk gününde sizleri ağırlamaktan mutluluk duyduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. Sempozyuma ilginiz ve katılımınız için teşekkür ediyoruz. Yüz yıl önce, Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün önderliğinde yeni bir yönetim şekli inşa edilirken aynı zamanda bu topraklarda yaşayanlar için yeni bir yaşam da tercih edilmiş oldu. Demokrasiye inanan aydınlar ve savaştan yorgun düşmüş bir halk, tüm zorluklara rağmen saltanatın egemenliğine son verdi. Yurttaşlığı, laikliği, demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri, kadın- erkek eşitliğini, çocuk haklarını, bilimsel eğitimi, bir zümrenin değil toplumun menfaatini, hukuku, adaleti ve eşitliği savunanların yurdudur artık Cumhuriyet… 100. Yılımız kutlu olsun. "Saraylar saltanatlar çöker bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler..." demiş sevgili şairimiz Adnan Yücel Saraylar, saltanatlar çöker elbet.. Bugün bu salonu dolduran kıymetli meslektaşlarım, kıymetli akademisyenlerimiz, sevgili öğrencilerimiz, her birimizin üzerinde Cumhuriyetimizin emeği var. "Biz kurduk onu yaşatacak ve yükseltecek olan sizlersiniz" sözleriyle bırakılan bu kutsal emaneti koruyarak ve geliştirerek yüceltip ona olan borcumuzu ödemeli ve ikinci yüzyılında sahip çıkmalıyız. Eğitim kurumlarımızın; bilimsel ve laik bir anlayışla, insana ve doğaya saygıyı öğrenen, yaşamı tanımlayabilen, anlayabilen ve sorgulayan, demokrasiyi, adaleti, eşitliği, dostluğu ve kardeşliği içselleştiren bireyler yetiştirdiği, Ülkemizin kalkınmasında öncü rolü olan Üniversitelerimizin demokratikleştiği, özerkliğinin sağlandığı, Siyasilerin ülkemizin kaynaklarının halkın çıkarına kullanılmasına yönelik politikalar ürettiği ve bunun hayata geçirilebileceği mekanizmaları örgütlediği, Hukukun yok sayılmadığı, Ormanlarımızın, kıyılarımızın ve hazine arazilerimizin yağmalanmadığı, Çocuklarımızın istismar edilmediği, Kadınların şiddete maruz kalmadığı, cinsiyet ayrımcılığına uğramadığı, bir Cumhuriyeti yaşamak için çalışmak hepimizin görevidir artık. Ve bir kadın olarak, toplumsal yargılar nedeniyle cinsiyet ayrımcılığı yaşanılan mesleğe sahip bir kadın olarak, meslek odamızda onurla taşıdığım görevi üstlenebilmemi sağlayan, kadınlara seçme ve seçme hakkının tanınması ve temsiliyette söz sahibi olmasının yolunu açan Mustafa Kemal Atatürk`e ve Cumhuriyet tarihi boyunca bu uğurda mücadele veren tüm kadınlara minnet borçlu olduğumu ifade etmek isterim. Devrimci bir ruhla, yaşamını hiçe sayarak Cumhuriyeti kuracak cesareti gösterenleri saygıyla anıyorum. 100. Yılımız kutlu olsun. Kıymetli meslektaşlarım, 3 yıl öncesine kadar 30 Ekim bizler için bu kadar anlamlı değildi. Bir gün önce Cumhuriyet Bayramı`nı kutlayan, belki de ertesi günün planlarını yapan yurttaşlarımızı, gelecek hayalleri kuran çocuklarımızı kaybettik İzmir`de. Unutmayalım, kaybettiklerimiz aynı zamanda geleceğimizdi. 17 Ağustos`tan da, 23 Ekim`den de 6 Şubat`tan da bize kalan tek gerçek bu. Yaşadığımız doğa olaylarını afete çevirirken geleceğimizden çalıyoruz. Bugün, plansız ve denetimsiz yapılaşma ile imar aflarıyla boğulan şehirlerimiz büyük tehlike altındadır. Politik tercihleriyle, tarım arazilerini yok edenler, dere yataklarına imar izni verenler, bir karış toprağa, bir dal yeşile tahammül edemeyenlerin iradesi ve kişisel zaferleriyle maalesef her birimizin geleceği belirlenmektedir. Bugün, İzmir`de ya da Ülkemizin herhangi bir noktasında yaşanılacak depremden sıfır can kaybıyla çıkabileceğimizin garantisini kim verebilir? 6 Şubat`ta yaşamını yitiren on binleri geri getirebilir, engelli hale gelen yüz binleri iyileştirebilir? Bu kadar acının ardından yaşadığımız bu rahatlığın sebebi nedir, anlamak mümkün değil? İfade etmek istediğim sevgili meslektaşlarım, bu vurdumduymazlığın son bulması gerektiği. Odamızın, Üniversitelerimizdeki bilim insanlarının ısrarla, defalarca söyledikleri uyarılara, değişikliklere, önerilere kulak tıkayan ve gereğini yapmayan yöneticilerin oturdukları koltukların hakkını vermeleri gerektiğini söylüyorum. Özetle, peşinde olduğumuz şey, bu sorunun günün moda deyimiyle ülkemiz için bir "beka sorunu" olduğunun idrak edilmesidir. İki gün boyunca gerçekleştireceğimiz Sempozyumun da bu amaca hizmet edeceğine inanıyorum. Bu sempozyumu düzenlemedeki isteğimizin, arzumuzun nedeni mevcut yapı stoğunun iyileştirilmesine yönelik, çok önemli bir seçeneğin daha olduğunu ifade edebilmek. Güçlendirmeye olan inanç eksikliğini, bilimle çürütmek, bilgi ile aşmanın yolunu bulmak. Sempozyumumuzda aktarılacak, tartışılacak birçok konu olacak. Konuları belirlerken; Konut yapılarının, kamu yapılarının, tarihi yapıların, zeminin, alt yapının güçlendirilmesi, mevzuat ve hukuki yönden incelenmesi gibi çok geniş perspektiften bakmaya çalıştık. Bu çalışmaları birlikte yürüttüğümüz Düzenleme Kurulu Başkanımız Sayın Prof. Dr. Özgür Eğilmez başta olmak üzere tüm kurul üyelerine, sunumlarıyla bizleri geliştirecek değerli konuşmacılara, elbette genç-İMO üyesi öğrenci arkadaşlarımıza, Şube emekçilerimize ve sempozyuma desteklerini sunan sponsor kuruluşlara teşekkür ediyorum.
|