14. Ulaştırma Kongresi Prof. Dr. Güngör Evren Onuruna İstanbul`da Gerçekleştirildi TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası adına İstanbul Şubesi tarafından Prof. Dr. Güngör Evren Onuruna düzenlenen 14. Ulaştırma Kongresi 18-19-20 Ekim 2023 tarihlerinde MSGSÜ Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu`nda gerçekleştirildi. Müzik dinletisiyle başlayan kongrenin açılış konuşmaları bölümünde İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç, Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Şahin, Şube Başkanı Fusun Sümer ve Kıbrıs İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gürkan Yağcıoğlu birer konuşma yaptı.
Açılış konuşmaları bölümünden sonra Prof. Dr. Güngör Evren için hazırlanan video sunum izlendi.
Oturum Başkanlığını İMO Yönetim Kurulu 2. Başkanı Nusret Suna`nın yaptığı Prof. Dr. Güngör Evren Oturumunda sırasıyla Prof. Dr. Reşat Baykal, Prof. Dr. Mehmet Ali Taşdemir, Prof. Dr. Nadir Yayla, Cemal Gökçe, Prof. Dr. Hakan Güler, Prof. Dr. Eren Omay, Eren Emre Evren Güngör Evren`e ilişkin anılarını aktardı.
Konuşmaların ardından Prof. Dr. Güngör Evren, "Atatürk Dönemi Ulaştırma Politikası ve Uygulamaları" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Sunumun ardından İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç, İMO Yönetim Kurulu 2. Başkanı Nusret Suna ve Şube Başkanı Fusun Sümer tarafından Güngör Evren`e hediyesi ve plaketi takdim edildi.
Kongrenin ilkoturumuProf. Dr. Haluk Gerçek ve İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç yönetiminde gerçekleşti. Bu oturumda Çağrılı Konuşmacı Çiğdem Toker (Gazeteci-Yazar), "Ticari Sırla Himaye Edilen Kamu Özel İşbirliği Modeline Dayalı Ulaştırma Projelerine Kamu Kaynağı Perspektifinden Bakış" başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Bu oturumda "Kamu-Özel Sektör İşbirliği Yatırımlarının Değişken Güvence Bedeli ile Finansman Modelinin Geliştirilmesi", "Kent Çekirdeği Lojistik Sorunlarının Araştırılması ve Çözüm Önerileri: Trabzon Kent Merkezi Örneği", "Yapay Sinir Ağları Kullanarak Karayolu Yatay Güzergâh Tahmini Çalışması", "Karayolu Lojistik Araçların Seyahat Süresi Dağılım Karakteristiklerinin Modellenmesi" başlıklı sunumlar yer aldı. Oturum Başkanlığını Doç. Dr. Hüseyin Onur Tezcan ve İMO Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Özer Akkuş`un yaptığı ikinci oturumda Çağrılı Konuşmacı Sinem Dedetaş (Şehir Hatları Genel Müdürü), "İstanbul Deniz Ulaşımında Sıfır Karbon Hedefi" başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Bu oturumda "Sürdürülebilir Kent İçi Bisiklet ve Yaya Erişilebilirliği: En Uygun Yolların Saptanması ve Analizi", "Paylaşımlı Bisiklet Kullanım Talebinin Modellenmesi", "Mikromobilite Taşıtlarının Çevre Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi– İstanbul Bağdat Caddesi Örneği", "Kentsel Bisiklet Yol Ağının Belirlenmesinde Erişebilirlik Kısıtlı Potansiyel Talep Tahmin Modeli Yaklaşımı: Mersin Örneği" başlıklı sunumlar yer aldı. Kongrenin ikinci günü, üçüncü oturumun başkanlığı Prof. Dr. Zerrin Bayrakdar ve İMO Ankara Şube Başkanı Bülent Tatlı tarafından gerçekleşti. Bu oturumda "Modern Dönel Kavşakların Geometrik Tasarımı ve Kapasite İlişkisi", "Karayolu Esnek Üstyapılarında Tahribatsız Defleksiyon Ölçümleri ve Sıcaklık Düzeltme Metotları" ve "Taş Mastik Asfalt Kaplamalarda Mineral Elyaf Kullanılabilirliğinin Araştırılması" başlıklı sunumlar yer aldı. Kongrenin dördüncü oturumu Doç. Dr. Bekir Oğuz Bartın ve İMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Evren Korkmazer tarafından yönetildi. Bu oturumda Çağrılı Konuşmacı Utku Cihan (İBB Ulaşım Daire Başkanı), "Kentsel Ulaşımda Paradigma Değişimi: İstanbul Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planı" başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Bu oturumda "Türkiye ve Yurtdışındaki Elektrikli Skuter Yönetmeliklerinin Karşılaştırılması", "Pandemi Dönemi ve Sonrasında Üniversite Öğrencilerinin Yürüme Alışkanlıklarının İncelenmesi", "Motosiklet Kullanıcılarının Özellik ve Davranışlarının İncelenmesi: Sakarya İli Motosikletli Kuryeler Örneği" ve "Işıksız Kavşaklarda Yayaların Karşıdan Karşıya Geçiş Davranışları ile Yaya-Taşıt Çatışmaların İncelenmesi" başlıklı bildiriler sunuldu. Beşinci oturum, Prof. Dr. Ergun Gedizlioğlu ve İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar tarafından yönetildi. Bu oturumda "Işıksız Kavşaklarda Karma Trafik Akım Koşullarının Modellenmesi", "Değişken Faz Planı ve Sinyal Süresinin Gecikmeye Etkisi", "Yenilikçi Kavşaklarda (Kaydırılmış Sola Dönüş, KSD) Performans Değerlendirilmesi" ve "Trafik Akımlarında Dalgalanma Görülebilen Işıklı Kavşaklarda Farklı Denetim Tekniklerinin Performanslarının Karşılaştırılması"başlıklı bildiriler sunuldu. Altıncı oturum, Doç. Dr. Selim Dündar ve İMO İstanbul Şube Sayman Üyesi Sinem Kolgu tarafından yönetildi.Bu oturumda "Karayolu Ulaşımının Çevresel Etkileri Üzerine Bilimsel Çalışmalar Işığında Bir İnceleme", "Yakın Mesafeli Kavşaklarda Trafik Akımlarından Kaynaklı Çevresel Etkiler", "Kent İçi Minibüs Hatlarının Çok Ölçütlü Karar Verme Yöntemleri Kullanılarak Çevre Bakış Açısıyla Değerlendirilmesi: Erzurum İli Örneği", "Türkiye`de Meydana Gelen Trafik Kazalarının Genel Analizi ve Trafik-İş Kazaları İçin Bir Model Önerisi" başlıklı bildiriler sunuldu. Kongrenin üçüncü günü, yedinci oturum Doç. Dr. Ilgın Gökaşar ve İMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi "Özer Or" tarafından yönetildi. Bu oturumda, "Orta Ölçekli Anadolu Kentlerinde Tramvay ve Troleybüs Tercihinin İncelenmesi: Malatya Trambüs Örneği", "İstanbul Raylı Sistemleri ile Minibüs Güzergahlarının Etkileşiminin Mekansal Bilgi Sistemi Kullanılarak Değerlendirilmesi ve Entegrasyon Önerileri" ve "Bağlayıcı Sayısındaki Değişimlerin Kent İçi Toplu Taşıma Ağlarının Tasarım Süreci Üzerindeki Etkileri" başlıklı bildiriler sunuldu. Dr. İsmail Hakkı Acar ve İMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Elif Ersoy tarafından yönetilen sekizinci oturumda Çağrılı Konuşmacı Rahmi Akçelik, Avusturalya`dan video konferansla katılarak, "Akıllı Ulaşım Modeli Uygulamaları Modelcilerin Yerini Alacak mı?" sunumuyla kongrede yer aldı. Bu oturumda "Kavşakların Geometrik ve Fonksiyonel Alan Özelliklerinin Kazalara Etkisinin İncelenmesi", "Üniversite Öğrencilerinin Trafik İşaret Levhaları Tanıma Düzeylerinin Araştırılması: Yalova Üniversitesi Örneği", "Elektrikli Skuterların Karıştıkları Kazaların İncelenmesi" ve "Genişletilmiş Planlanmış Davranış Teorisini Kullanarak Iğdır`da Özel Araç Kullanımının Modellenmesi" başlıklı bildiriler sunuldu. Kongrenin son oturumunda "Ulaştırmada İklim Krizine Odaklı Köklü Bir Anlayış ve Bakış Açısı Değişimi (Paradigma Değişimi)" başlıklı Panel-Forum gerçekleşti. Prof. Dr. İsmail Şahin`in oturum Başkanlığını yaptığı Panel-Forum`da konuşmacı olarak Prof. Dr. Haluk Gerçek ve Dr. İsmail Hakkı Acar konuşmacı olarak yer aldı. İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç`in açılış konuşması Değerli Meslektaşlarım, Değerli Konuklar, Hepinizi Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Birincisi 1974 yılında gerçekleştirilmiş olan kongrelerimiz bugün on dördüncüsüne ulaşmış durumdadır. Kuşkusuz ki, 14. Ulaştırma Kongremiz de bundan öncekiler gibi başarılı geçecek, pek çok kıymetli bilimsel çalışmaya, ulaştırma alanında önemli tartışmalara zemin oluşturacaktır. Bu vesileyle, Kongremizin hayata geçmesini sağlayan değerli hocam Prof. Dr. Sn. İsmail Şahin nezdinde tüm Düzenleme Kurulu üyelerine, Bilim ve Danışma Kurulu üyelerine, yapacakları sunumlar ile değerli çalışmalarını ve düşüncelerini camiamızla paylaşacak olan tüm katılımcılara, İstanbul Şubemiz Yönetim Kuruluna ve çalışanlarına ve ayrıca maddi katkıları nedeniyle kıymetli sponsorlarımıza çok çok teşekkür ediyorum. Değerli meslektaşlarım, 14. Ulaştırma Kongresinin önemli bir özelliği var. O da çok kıymetli hocamız Prof. Dr. Sayın Güngör Evren onuruna düzenleniyor olmasıdır. Hocaların hocası duayen hocamız Sn. Güngör Evren, Türkiye`nin ulaştırma konusunda en önde gelen ismi olmasının yanı sıra, çağdaş, yurtsever bir ağabeyimiz olarak Odamızın bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğu Ulaştırma Kongrelerinin de temel direği olmuştur. 14. Kongremizi kendisinin onuruna düzenliyor olmamız, kendisine olan minnettarlığımız ve şükran borcumuzdandır. Kabul buyurmasını dileriz. Değerli Konuklar, Elbette her kongre, her sempozyum, her etkinlik önemlidir; ama bugün Ulaştırma konu başlığı ile toplanan bu kongre için ayrı bir parantez açarak önemine daha belirgin bir vurgu yapmak gerekir. Hele ki bu Kongre Cumhuriyetimizin 100. Yılında gerçekleştiriliyorsa… 100 yıllık bir envanter muhasebesine değil ama 100 yıllık bir anlayış muhasebesine ihtiyacımız bulunmaktadır. Çünkü ulaşım, tarihsel derinliği olan politik bir kavramdır. Ulaşım koridorları ve araçları tarih boyunca uygarlıkların kurulmasına, gelişmesine veya yıkılmasına vesile olmuştur. Dolayısıyla Ulaştırma insan, mal ve hizmetlerin basit bir hareket hali olmaktan çok toplumların ve devletlerin varlık-yokluk meselesi olma halini almaktadır. Şu nokta açıkça dile getirilmelidir. Ulaştırma yatırımları konusu özü itibariyle siyasidir, ekonomik temelli siyasi bir içerik taşımaktadır. Yatırım tercihlerinin siyaset dışı algılanması, tam da yanlış yatırım kararlarının altına imza atan siyasetçilerin arzu ettiği bir durumdur. Çünkü ülkeler arası veya bölgeler arası, zengin-fakir, güçlü-zayıf, yöneten-yönetilen ilişki ve çelişkileri ulaştırma tercihlerinde, ulaştırma alt sektörlerinde ve ulaştırma araç ve yapılarında bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmaktadır. Değerli Meslektaşlarım, Size 1974 yılında yapılan 1. Kongremizin sonuç bildirisinden bir paragraf aktarmak istiyorum. Şöyle bir tespitte bulunuyor 1. Ulaştırma Kongresi; "Gerçekten de, Osmanlı İmparatorluğu 1880`lerden sonra uluslararası demiryolu savaşının en şiddetlilerine sahne olmuştur. Bu dönemdeki yabancı sermayenin yatırım kesimleri arasındaki dağılımına bakıldığında, demiryolu yapım ve işletiminin %58`lik bir paya sahip olduğu görülecektir. Osmanlı topraklarında demiryolu inşaatı Avrupa ülkeleri için rizikosuz ve karlı bir yatırım olmuştur. Kilometre garantisi denilen bir usul ile, Osmanlı Devleti, demiryolu yapım ve işletiminin mutlaka kar sağlamasını güvence altına almıştı" demektedir 1. Kongremiz. 1974`deki 1. Kongremizin Osmanlı`nın son dönemlerine ilişkin işaret ettiği bu konu, günümüz Türkiye`sinin Ulaşım Politikalarına ne kadar çok benzediğinin tipik örneğidir. Bugün ülkemizde ulaştırma güzergahları, alt sektörleri ve yapıları, tıpkı Osmanlı`da olduğu gibi ülke ihtiyaç ve menfaatlerine göre değil uluslararası sermayenin ve onların yerli işbirlikçilerinin çıkarlarına göre şekillenmektedir. Dünün Osmanlı`sında (dönemin koşulları gereği) demiryolu ve limanlarda olan özel imtiyazlar, bugünün Türkiye`sinde hava, kara, deniz ve demir yolları dahil olmak üzere tüm ulaştırma ve haberleşme alanlarına yayılmış durumdadır. Başta kara yollarındaki olmak üzere otoyol, köprü, tünel, havaalanı gibi Kamu Özel İş Birliği adı altında üretilen projeler bugün kanayan yara olmaktan çıkmış tam anlamıyla ülke kaynaklarının sömürüldüğü bir sermaye transferine dönüşmüş durumdadır. Yine 74`teki Kongre bildirisinden devam edecek olursak; "Ancak iş bu kadarla bitmemiştir. Demiryolu imtiyazları, rizikosuz ve karlı bir yatırım olmanın çok ötesinde bir anlam kazanmıştır. Şirketler kadar, hatta şirketlerden çok Avrupa Devletleri, demiryolu imtiyazı elde etmek için, siyasi, askeri, iktisadi ve mali her türlü baskıya başvurmuşlardır" tespitinde bulunuyor Osmanlı`nın son dönemleri için 1. Ulaştırma Kongremiz. Günümüz Türkiye`sinde ise iktidar sahipleri bırakın baskı sonucu karar vermeyi, nerdeyse gönüllü bir bağımlılık ilişkisine girmiş gibi izlenim vermektedir. 1994 yılında çıkarılan 7. Kalkınma Planından bu yana hem verimlilik hem de taşımacılıkta demiryollarının payının artırılması söylemleriyle demiryollarının özelleştirilmesi sürekli gündemde tutulmuş, fakat serbestleşme/özelleştirme uygulamaları ancak 2013 yılından itibaren uygulanabilmiştir. Fakat demiryolu taşımacılığının karakteristiği, yani yüksek yatırım ve göreli düşük kar olanakları nedeniyle yerli ve yabancı sermaye açısından diğer ulaştırma alanları gibi cazip olmamıştır. Demiryollarının cazibesini artırmak için; 2000 yılında 47 binin üzerinde olan personel sayıları 2020 yılında 26 binlere kadar indirilmiş, ekonomik olmayan istasyonlar, limanlar, TCDD`ye ait yan işletmeler, TCDD meslek liseleri, öğrenci yurtları kapatılmış, hastaneleri devredilmiş, başta yol atölyeleri olmak üzere pek çok atölyesi kapatılmıştır. İlave olarak sermaye aktarımlarıyla görev zararları kapatılmış, önemli teşvikler verilmiş ve borçları silinmiştir. Ayrıca 7 limanın 5 tanesinin işletmesi devredilmiş, arsaları ve pek çok binası da satılmıştır. Verimlilik için, yatırımın artması için, demiryollarının gelişmesi için özelleştirmenin şart olduğu propagandası diğer alanlarda olduğu gibi demiryolu taşımacılığı için de doğru çıkmamıştır. Demiryolunun yük taşımacılığındaki payı 1950`de %68, 1960`ta %53, 1970`te %26 civarındayken bu oranlar 2000 yılında %5,3, 2020 yılında ise %4,5`tir. Yolcu taşımacılığında da bu oranlar farklı değildir. 2000 yılında 10.922 km olan toplam demiryolu uzunluğu 2020 yılı sonu itibariyle 1.213 km`si YHT hattı olmak üzere 12.803 km`ye çıkabilmiştir ancak. Oysa hem Kalkınma Planlarında hem de Ulaştırma Ana Planında 2023 yılı itibarıyla hedeflenen toplam demiryolu uzunluğu 25.000 km olarak ifade edilmekteydi. Ayrıca, TCDD`nin küçültülmesi ve varlıklarının satılıp savılmasına rağmen 2000-2020 yılları arasında 100 milyar TL kaynak aktarılmış, görev zararları sermaye artırımı adı altında kamufle edilmiştir. Özelleştirme eşittir verimlilik ve yatırım söyleminin bir palavradan ibaret olduğu somut olarak ortaya çıkmıştır. Son dönemlerde basında çıkan haberlere göre, bazı demiryolu projeleri için kaynak arayışına giren Ulaştırma Bakanlığının, 2023 yılı sonuna kadar TCDD`nin şirketleştirilmesi/serbestleştirilmesi taahhüdü ile (sanki yeterince serbestleştirilip içi boşaltılmamış gibi) Avrupa Yatırım Bankasından Kredi talebinde bulunmaktadır. Ayrıca anlaşılmaktadır ki, Avrupa Yatırım Bankası ulusal ihtiyaçların gerektirdiği proje ve güzergahlara değil, özelleştirilebilir, ticari getirisi yüksek yatırımlara yeşil ışık yakmaktadır. Değerli meslektaşlarım, Ulaştırma sistemleri veya yapıları tarih boyunca siyasi yöneticilerin övünme aracı olmuştur. "Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan" tümcesiyle simgeleşen Cumhuriyetin ilk yıllarıyla nispet yaparcasına, Menderes döneminin Karayolu Hamlesi, Demirel`in Boğaz Köprüsü, Özal`ın Otoyolları, Erdoğan`ın ise Duble Yolları ve yine Otoyol ve Köprüleri, seçmenden oy isterken kullandıkları temel argüman halini almıştır. Siyasetçilerin dönemleri içerisinde yapmış oldukları yatırımları ile öğünmeleri doğaldır. Ancak biz mühendisleri ilgilendiren boyutu bu değildir. Çünkü meselenin siyasi boyutu bu kadar basit değildir. Bizi ilgilendiren, neyin, ne için, kimin yararına, nelerin uğruna yapıldığı sorularının cevaplarıdır. Daha açık bir ifadeyle; yapılan işlerin ülkenin ve toplumun ne kadar yararına olduğu, kısıtlı ülke kaynaklarının ne kadar doğru ve verimli kullanıldığı, kısa, orta ve uzun vadelerde ülkeye ve topluma getirisinin neler olabileceği, yapılan yatırımların doğa ve çevreyle ne kadar uyumlu olduğu, ihtiyaç duyulan meselelere ne kadar çözüm getirip getirmediği gibi boyutlarını irdeleriz. Dolayısıyla bir ulaştırma yapısı veya o yapının dahilinde olduğu plan, bizim için tek başına teknik bir konu olmaktan uzaktır. Son 10 yıla damgasını vuran Kamu Özel İş Birliği projeleri ile üretilmiş ulaştırma yapılarının az önce bahsettiğim çerçevedeki vahameti konusunda çok şeyler söylendi, yazıl ve çizildi. Sadece bizim tarafımızdan değil yurduna ve yurttaşına duyarlı tüm kesimler tarafından tartışıldı, itirazlar edildi. Dolayısıyla bunlardan bahsederek zamanınızı almak istemiyorum. Fakat değerli meslektaşlarım, bir avuç zengin yaratma dışında hiçbir işe yaramayan bir başka projeden örnek verecek olursak kamuoyunda yarattığı çevre felaketiyle bilinen Rize –İyidere Lojistik Limanını (Konteyner, Genel Kargo ve Ro-Ro Limanı) işaret edebiliriz. Bu projenin genel amacı şöyle açıklanmaktadır; "…Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ürünlerinin önemli bir bölümünün Doğu Karadeniz Endüstriyel Gelişme Bölgesine ve Limanına çıkarılarak dünya pazarlarına ulaştırılması sağlanacaktır. Ovit tünelinin açılmasıyla Endüstriyel Gelişme Bölgesi ile Erzurum bağlantı yolu yıl boyunca ulaşıma açık kalacaktır. Bu bağlantı yolu mesafe ve zaman açısından avantaj sağlayacağından, GAP`ta yetişen ürünler, Mersin Limanından daha erken bir zamanda İyidere-Of havzasına ulaşabilecektir. Ayrıca bu yol, Doğu ve Orta Doğu`da yer alan komşularımızın da Karadeniz`e ulaşımını sağlayacak, ihracat ve ithalatlarını bölgede yapılacak olan liman üzerinden gerçekleştirmelerine imkân verecektir…" denilmektedir. Bu ihtiyaç anlaşılan öyle beklenmedik bir şekilde oluşmuş ki, 2010 yılı Ulaştırma Kıyı Yapıları Master Planı bu gelişmeyi ön görememiştir! Tabi ki böyle bir durum söz konusu değildir. Çünkü, inşasına başlanmış olan İyidere Limanının Samsun Limanına uzaklığı 195 km, Hopa Limanına uzaklığı 53 km, Trabzon limanına uzaklığı 35 km, Rize Limanına uzaklığı ise 13 km`dir. Bu bölgede limanlar birbirlerine oldukça yakındır ve tüm limanlar yaklaşık %30 kapasite ile çalışmaktadır. Buraya yapılması planlanan liman bir yat limanı değildir. Yat limanları bile aralarında ortalama 60 km gibi bir mesafeye ihtiyaç duyarlar. Diğer yandan Doğu Karadeniz illerinin ihracat rakamları 2010 yılından beri ya aynı kalmakta ya da başta Rize olmak üzere bazı illerde istikrarlı bir şekilde azalmaktadır. Kaldı ki ihtiyaç halinde mevcut limanların kapasitelerinin artırılmaları mümkün iken, İkizdere Vadisinde tam bir çevre katliamına sebebiyet verme pahasına milyarlarca lirayı bu yatırama harcamanın izah edilebilir yanı yoktur. İzah edilemediği için, bu projeye karşı çıkan bizler siyaset yapmakla itham edilmekteyiz. Değerli meslektaşlarım, Bu türlü örnekler sadece ulaştırma alanında değil, memleketin tüm sektörlerinde; sanayide, tarımda, enerjide, madencilikte, ormancılıkta gözlenmektedir. Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında bunlardan değil, kalkınmış ve müreffeh Türkiye`deki ulaştırma sektörünün başarılarından ve öneminden bahsetmek isterdim. Umuyor ve inanıyorum ki, önümüzdeki yüzyılda Cumhuriyetin başlangıç yıllarında ortaya koyulan perspektif ile yurdun kalkınmasını önceleyen, kamucu politikaların hakim olduğu bir ülkede yaşayacağız. Böylesi bir ülkenin yaratılmasında, her türlü güçlüğe rağmen İnşaat Mühendisleri de yerini alacaktır. Bu duygularla sizleri selamlıyor, değerli hocam Prof. Dr. Güngör Evren`e sağlıklı uzun ömürler diliyorum. İstanbul Şube Başkanı Fusun Sümer`in açılış konuşması Düzenleme, Bilim ve Danışma Kurullarının Değerli Başkan ve Üyeleri, Odamızın Değerli Başkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Değerli Hocalarım, Değerli Katılımcılar, Değerli Meslektaşlarım, Yürütücülüğünü İstanbul Şubemizin yaptığı 14. Ulaştırma Kongresi`ne hoş geldiniz. İstanbul`da, bu kadim şehirde sizleri ağırlamaktan mutluluk duyacağız, umarım ev sahipliğimizden hoşnut kalırsınız. Hiç şüphe yok ki kongremiz her zamanki gibi öğretici, geliştirici, ufuk açıcı tartışmalara sahne olacak, İstanbul`dan bireysel doyum ve mesleki doygunlukla ayrılacaksınız. Konuşmama başlamadan önce, kurullarda görev alarak kongrenin düzenlenmesini sağlayan, katkı veren meslektaşlarıma ve tabii ki şubemiz çalışanlarına huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Değerli Meslektaşlarım, Bildiğiniz gibi 14. Kongremiz Güngör Evren onuruna düzenleniyor. Bu çok değerli ve yerinde bir atıf. Bunun yalnızca bir ahde vefa olmadığını, aynı zamanda Güngör Hocamızın nezdinde bilime, yılların tartışma ve araştırmalarından süzülüp gelen bilgiye, bilgiyi üreten bilim insanlarına teşekkür anlamına geldiğini ifade etmek isterim. Odamız ilk ulaştırma kongresini 1974 yılında toplamış. Bunu hakikaten çok önemsiyorum. Bazı sosyal, siyasal ve toplumsal konularla ilgili etkinliklerin devamlılığını sağlamak zor olmazken, inşaat mühendisliğinin disiplinlerinden biri olan ulaştırma konusunda 50 yıl boyunca düzenli aralıklarla kongre toplamak bilimsel kararlılıktır, mesleki ısrardır ve tabii ki takdire şayandır. İlk kongreden bugüne kadar düşünen, hayata geçiren, emek veren her bir meslektaşıma şükranlarımı sunuyorum. Sanırım mesleki alanda referans kurum haline gelmek ancak böyle bir inat ve ısrarla mümkün oluyor. Herkesin malumudur, yalnızca ulaştırma alanında değil, depremden su yapılarına meslek alanımızı ilgilendiren hemen her konuda on yıllardır kongre, sempozyum, kurultay ve benzeri isimler altında etkinlikler gerçekleştiriliyor. Odamızın meslek alanımıza dahil konularda yıllara yayılan emekle hazırladığı külliyat hem öğrencilere hem de araştırmacı meslektaşlarımıza açıktır. Değerli Katılımcılar, Ekonomik, sosyal, toplumsal ihtiyaçlar ulaştırmanın gelişim seviyesini belirlemiş, ulaştırma ise ekonomik, sosyal, toplumsal hedeflerin kolaylaştırıcısı olmuştur. Örneğin bugün kongremizde ulaştırma ve iklim krizi başlığı altında spesifik pek çok konu ele alınacak. Bunun anlamı açık. Günümüzün temel sorunlarından biri de budur ve bizlerin bu soruna ilişkin görüş oluşturmamız gerekmektedir. Güngör Hocamızın kongrenin ilk oturumunda Atatürk dönemi ulaştırma politikasına dair bizleri bilgilendirecek olması, az önce ifade ettiğim bilimle ihtiyaç arasındaki diyalektik ilişkinin anlaşılmasını sağlayacak önemdedir. Dönemin Türkiye`sinde ulaştırma tartışması ve yatırımlarının odak noktasında demiryolları yer almış, Cumhuriyet`in kurucu kadroları konu üzerinde yoğunlaşmış, ülkenin demiryolları ağıyla örülmesi için adeta seferberlik başlatılmış, yani toplumsal ihtiyaç mühendisliği belirlemiş, ortaya çıkan üretim de ülkenin hedeflerine ulaşmasını sağlamıştır. Bu nedenle Güngör Hocamızı dinlerken sadece bilgiye ulaşmayacağız, gerçekçi ve akılcı, döneme ve ihtiyaca uygun ulaştırma politikasına dair ipuçlarını yakalayacağız. Bir başka ifade ile içerikle uyumlu yöntem tartışmasına tanık olacağız. Bu yöntem bizlere bugün karşı karşıya kaldığımız sorunları anlama ve çözüm için adım atma olanağı verecektir. Değerli Konuklar, 14. Ulaştırma Kongresi`nin temasının iklim krizi ile ulaştırma ilişkisi bağlamında belirlenmesi az önce vurguladığım toplumsal ihtiyaç vurgusuyla birlikte düşünülmelidir. Bisiklet kullanımından elektrikli skuterlere, ulaştırmada harcanan enerjinin iklim krizine etkisinden özel araç kullanım yoğunluğuna kadar pek çok konunun ele alınacak olması sadece günceli yakalamak anlamına gelmeyecek, aynı zamanda gelecekte karşı karşıya kalınması olası sorunları bugünden kavramamızı sağlayacaktır. Örneğin 1998`de yapılan 4. Ulaştırma Kongresi`nde ağırlıkla otoyollar tartışılmış. Bir dönem Boğaz`a köprü tartışması hem meslek alanımızı hem de ulaştırma kongrelerinde öne çıkmış. Bugün elektrikli basit araçları tartışıyoruz. Bir kongre tartışmalarının odak noktasında hızlı tren yer almış. Buradan çıkaracağımız sonuç mesleğimizin gelişim seyrini algılama, gelişen teknolojiyi yakalama, sorunu anlama ve çözüm üretme aşamalarının bütünlük arz ettiği ve bizlerin buna uygun davranmamız gerektiğidir. Odamızın bu noktada rüştünü ispat ettiği ne kadar tartışmasızsa, üniversite meslek odası işbirliğinin önemli ve sonuç alıcı olduğunu da o denli gerçektir. Değerli Katılımcılar, Kongre programında bu dengenin gözetildiği görülecektir. Akademisyenlerimizin, uygulamacı meslektaşlarımızın, yerel yönetim temsilcilerimizin katılımı sağlanmıştır. Bu çok önemlidir. Özellikle İstanbul ulaşım sorunu bağlamındaki tartışmalar kamu yöneticilerinin desteği ve tanıklığı ile gerçekleştirilecektir ki, bilimsel-mesleki doğru ve kabullerin uygulama şansı bulması açısından önemli bir adım yerine geçecektir. Nihayetinde ister genel isterse özel olsun ulaştırma konusu doğrudan insanla, çevreyle ilgilidir. İnsanın ve çevrenin sağlığı, konforu, korunması ulaştırma politikalarının belirleyicisi olmak durumundadır. Kongre programları bu asli amaçla belirlenmektedir. Tabii bu noktada ne kadar şanslı olduğumuzu ifade etmem gerekiyor. İyi ki Güngör Evren var, iyi ki ulaştırmanın duayen hocaları bizlerle birlikte. İyi ki hocalarımızı dinleme, görüşlerini öğrenme şansımız var. Değerli Meslektaşlarım, Pek çok arkadaşım konuşacak, dolu dolu bir program bizleri bekliyor. Daha fazla vaktinizi almamak için konuşmamı burada bitiriyorum. Bitirirken bu kongrenin toplanması için emek ve desteklerini esirgemeyenlere bir kez daha teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum. Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Şahin yaptığı açılış konuşmasında, "İnşaat mühendisliği disiplininin proje üreten ana bileşenlerinden olan ulaştırma toplumun başlıca ilgi odaklarından biridir. Yaşamı kolaylaştırması beklenen ulaştırma ve altyapı hizmetleri biz inşaat mühendislerine önemli görevler yüklemektedir. Mesleki ve sosyal sorumluluk anlayışımız ulaştırma sorunlarını tanımlama ve çözüm önerilerini geliştirme konularında bizleri teşvik etmektedir. İlki yaklaşık yarım asır önce 1974 yılında düzenlenen ulaştırma kongreleri bu anlayışın ürünleridir. Cumhuriyetimizin 100. Yılında düzenlediğimiz 14. Ulaştırma Kongresi`nin düzenleme kurulunun önerisiyle Prof. Dr. Güngör Evren hocamızın onuruna gerçekleştirilmesi düzenleme kurulundaki çalışma heyecanımızı ve şevkimizi arttırmıştır. Birlikte görev aldığım Ulaştırma Kongrelerinde tanık olduğum, dengeli, dürüst, tarafsız ve adaletli yönetim anlayışı nedeniyle teşekkür ederim… Düzenleme kurulunda önümüzdeki kongrelerde sunulacak bildirilerin İMO yayını olan Turkish Journal of Civil Engineering (önceki adı Teknik Dergi) özel bir sayısında yayınlanması için dergi yönetimi ile görüşülmesinin yararlı olacağı değerlendirilmiştir. Bu olanağın kongreye gönderilen bildirilerin niteliğinin artması yönünde bir teşvik olacağı düşünülmektedir" dedi. Kıbrıs İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gürkan Yağcıoğlu konuşmasında inşaat mühendislerinin yaşamın her alanına dokunan ender bir meslek olduğuna dikkat çekti ve ulaştırmanın da bunlardan biri olduğunu belirtti. Kıbrıs`ın da Türkiye gibi karayolu ulaştırması ağırlıklı olduğunu belirten Yağcıoğlu, karayolu yapımında drenaj konusunun önemine değindi. Gerek karayolu gerekse üst yapılarda bilimden uzak, mühendislik hizmeti almamış olmalarının sonunun felaketle sonuçlandığına dikkat çeken Yağcıoğlu, bilimsel kongrelerin daha çok yapılması ve daha çok katılımlı olması dilekleriyle kongreye başarılar dileyerek konuşmasını sonlandırdı. Kongre Şube Başkanı Fusun Sümer`in kapanış konuşmasıyla sona erdi. |