Cumhuriyetin 100. Yılında Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları ve TMMOB Etkinliği Gerçekleştirildi
Cumhuriyetin 100. Yılında Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları Ve TMMOB etkinliği MMO Eğitim ve Kültür Merkezinde 7 Ekim 2023 tarihinde TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz`ın açış konuşmasıyla başladı. Etkinliğin ilk oturumunda TMMOB Yönetim Kurulu II. Başkanı Selçuk Uluata Oturum Başkanlığın görevini üstlendi. "Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının Doğuşu, İşlevleri" başlığıyla gerçekleşen oturumda Doc. Dr. K. Burak Öztürk, Prof. Dr. Onur Karahanoğulları ve Ar. Gör. Dr. Ilgın Özkaya Özlüer birer sunum yaptılar.
Etkinliğin öğleden sonra gerçekleşen ikinci oturumu TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi Hülya Küçükaras kolaylaştırıcılığında, "AKP Döneminde TMMOB`ye Yönelik Müdahaleler" başlığıyla düzenlendi. Öncelikle TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül yaşanan süreç ve TMMOB tarihini genel bir değerlendirme ile sundu. Sonrasında Mimarlar Odası Hukuk Müşaviri Beyza Birben Tuncer, TMMOB Hukuk Müşavirleri Ekin Öztürk Yılmaz ve Ferhat Çelepkolu sunumlarını yaptılar.
Etkinliğin açılışında Koramaz salona şöyle seslendi: "Değerli Konuklar, Odalarımızın Başkanları, TMMOB ve Odalarımızın Yöneticileri, Değerli Akademisyenler, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet`in 100. Yılına yaklaştığımız bugünlerde, bu anlamlı etkinliğin gerçekleştirilmesinde emeği geçen tüm değerli isimlere TMMOB adına teşekkür ediyorum. Değerli Konuklar, Pek çoğunuzun yakından tanıdığı gibi, TMMOB ve bağlı odaları kamu kurumu niteliğinde mesleki demokratik kitle örgütüdür. TMMOB, kuruluşunu ilan eden 1954 tarihli Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu, bizlere kamu ve ülke çıkarları için gerekli gördüğü bütün girişim ve faaliyetlerde bulunma sorumluluğunu vermiştir. Kuruluş kanunumuzun bizlere vermiş olduğu bu kamusal sorumluluk, 1961 Anayasası`yla birlikte Anayasal bir statüye kavuşmuştur. Bu anayasal statü, halen yürürlükte olan Anayasamızın 135. Maddesinde de korunmaya devam etmektedir. Anayasaya göre Birliğimiz, meslektaşlarımızın ortak ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin kamusal menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumakla yetkilidir. Kuruluşumuzdan bugüne bizler, mesleki ve toplumsal konulara bu kamucu anlayışla, sorumluluk ve bilinçle yaklaşmaktayız. TMMOB, bir yandan mesleğimizin ve meslektaşlarımızın hak ve çıkarlarını ülkemiz ve halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek için bir "çıkar birliği" olarak mücadele verirken, diğer yandan da mesleki birikimlerimizin toplum yararına kullanılmasının zeminini yaratmak için bir "irade birliği" olarak mücadele vermektedir. Bu ikili doğa, TMMOB`nin yasal sorumlulukları ile toplumsal sorumluluklarının bileşkesi ve örgütlülüğümüzün temelidir. Değerli Konuklar, Bu ikili yaklaşımla sermaye kesimlerinin dar ve bencil çıkarları karşısında kamunun ortak önceliklerinin korunması 1970`li yılların başından itibaren TMMOB için bir nirengi noktası olmuştur. Son 50 yıldır planlamadan sanayileşme politikalarına, özelleştirmelerden kentsel mekânların korunmasına, çevre mücadelesinden işçi sağlığına kadar her alandaki mücadele çizgimiz bu kamucu anlayışla oluşturulmuştur. 69 yıllık TMMOB tarihi, her alanda mücadelemizin örnekleriyle doludur. Bugün burada bu salonda olan herkes iyi bilir ki, 100 yıllık Cumhuriyet tarihimiz aynı zamanda, ülkesi ve halkı için hak ve gelecek mücadelesi verenlerin de tarihidir. Mesleğimizi yaparken de, Birliğimizi kurarken de bu sorumlulukla hareket ettik, etmeye de devam ediyoruz. Birliğimiz, kimi zaman bilimsel toplantılarla, kimi zaman uzman üyelerimizin hazırladıkları raporlarla, kimi zaman kamuoyuna dönük açıklamalarla, kimi zaman da açılan davalarla tavrını en net şekilde ifade etti. Birlik ve bağlı odalar olarak özelleştirme uygulamalarına karşı binlerce dava açtık, çok sayıda bilimsel etkinlik ve kitlesel kampanyalar düzenledik. Açtığımız bu davalar ve yürüttüğümüz kitlesel mücadele, özelleştirme uygulamalarını durduramasa da, sürecin bütünüyle yağmaya dönüşmesine engel oldu. TMMOB olarak sadece özelleştirme süreçlerine müdahil olmadık. Aynı zamanda kent kimliğimizin ve ortak yaşam alanlarımızın korunması konusunda da büyük mücadeleler verdik. Kentlerimize kimliğini veren yapıların koruma altına alınması, park-bahçe-meydan gibi ortak kullanım alanlarının bu özelliklerinin devam ettirilmesi için hem hukuki hem de sosyal alanda büyük çaba harcadık. İnanıyorum ki bu çabalar, toplumun geniş kesimlerinde kent bilincinin yerleşmesi, ortak mekanlara sahip çıkma anlayışın gelişmesi açısından çok değerli sonuçlar yaratmıştır. Bunun en yakın örnekleri işte burada tarihimizde duruyor; Akbelen`de, Kazdağlarında, Cerattepe`de, Salda,da, Munzur gözelerinde, Hasankeyf`te, Uzungöl`de Salda Gölü`nde duruyor. Bugün Gezi`de anayasal ve yasal sorumlulklarını yerine getirdikleri için adalet utancı bir kararla 18 yıl mahpus cezasına çarptırılan Şehir Plancıları Odamız Onur Kurulu üyesi Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odamız Hukuk danışmanı milletvekili Can Atalay`da duruyor. Arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız. Arkadaşlarımız serbest bırakılana kadar her zeminde mücadelemizi sürdüreceğiz. Sevgili Arkadaşlar, Nerede bir yangın varsa orada olmaya çalışıyor, ülkemizin her karışında halkımızla dayanışma içinde olmayı sürdürüyoruz. Daha dün, depremin 8. Ayında yurttaşlarımızın sesini, meslektaşlarımızın ve örgütümüzün sesini duyurmak için yönetim kurulu üyelerimiz ve odalarımızın yöneticileri ile birlikte Hatay`daydık. TMMOB ve bağlı odalarının, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının önemi belki de en çok bu gibi anlarda fark ediliyor. Hepimiz bilyoruz ki, TMMOB`nin raporları ve önerileri dikkate alınsaydı, mühendislik, mimarlık ve plancılık hizmetleri bir prosedür haline getirilmeseydi, kentleşme ve barınma politikaları kamucu bir anlayışla oluşturulsaydı yaşadığımız acıların boyutunu en aza indirebilirdik. Aradan geçen 8 aya rağmen barınma, eğitim, sağlık, hijyen, içme suyu, gıdaya erişim, güvenlik gibi insani ihtiyaçlara yönelik en temel problemlerin hala devam ettiğini ve depremzedelerin acılar içerisinde yaşadığını görmek hepimizi kahretti. Değerli Konuklar, TMMOB örgütlülüğü olarak, halktan yana, emekten yana, kamuculuktan yana yurtsever toplumcu çizgimizden dolayı tarihimizin her döneminde olduğu gibi, bugün de AKP iktidarının, tek adam rejiminin hedefi konumuna geldik. AKP`nin , TMMOB`ye ilk saldırıs TMMOB Yasası`nı değiştirmeye, Birliğimiz ve Odalarımızı yapısal düzeyde yeniden yapılandırmaya yönelikti. Bu kapsamda, kuruluş yasamız 2007 ve özellikle 2009 yılından beri gündeme gelen birçok girişim ile değiştirilmeye çalışıldı. Farklı tarihlerde Devlet Denetleme Kurulu Raporunda yazılanlar, Cumhurbaşkanı dâhil iktidar temsilcileri tarafından söylenenler, yandaş medya tarafından saldırılar, abuk sabuk ithamlar bu hedefe yönelik olarak gündeme geldi. Ardından imar ve yapı denetimi ile diğer mevzuatlarda yapılan düzenlemelerle mesleki denetimin ortadan kaldırılması girişiminde bulundu. Daha sonra, TMMOB ve bağlı Meslek Odalarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile diğer bazı Bakanlıklar tarafından idari ve mali denetime tabi tutulmasına yönelik Bakanlar Kurulu kararı ile saldırılar devam etti. Bunun sonuçlarını yine bu salondaki yol arkadaşlarımızla birlikte göğüsledik ve mücadele ettik. 16 Nisan referandumu ile Devlet Denetleme Kurulu`na, meslek kuruluşları hakkında idari soruşturma açabilme yetkisinin verilmiş olması ise saldırının bir başka haliydi. Saldırılar sadece TMMOB`yi hedef almakla sınırlı kalmadı üyelerimize de yönelerek devam etti. Yapı denetimi iş güvenliği gibi kamusal olark verilmesi gereken bir çok Uluslararası işgücü yasası ile mütekabiliyet ve diploma denkliği dahi aranmadan yabancı mühendisleri ülkemizde çalışmasının koşulunu yaratmaya çalıştılar. En son, ücretli çalışan üyelerimize yönelik önemli kazanımlarımızdan biri olan, Sosyal Güvenlik Kurumu ile TMMOB arasında yapılan mühendis, mimar, şehir plancısı asgari ücret belirlemesine dair protokol, işveren/sermaye kesimleri lehine feshedildi. Sevgili Arkadaşlar, Hepimiz biliyoruz ki, AKP`nin TMMOB`yi hedef almasının ve sistematik saldırılarının altında yatan temel neden, Birliğimizin örgütlü yapısı, kamusal niteliği ve toplumcu mücadele anlayışıdır. AKP, kendisinden önceki tüm baskıcı rejimler gibi, toplumsal farklılıkları görmezden gelerek, kendi dünya görüşünü tüm topluma zor ve şiddet yoluyla dayatmak istemektedir. Demokratik gelenekleri ve üye yapısı nedeniyle kendisine tabi kılamadığı yapıları ise tehditle, zorla ve hukuk dışı yollarla etkisiz kılmaya çalışmaktadır. Bu sistematik saldırılar sadece meslek örgütlerine değil, aslında demokrasiye ve hukuk düzenine yönelen bir saldırıdır. AKP`nin demokrasiyi, hukuku ve kamusal varlığımızı çiğnemesine izin vermeyeceğiz. Şairin dediği gibi; Biz kırıldık. Daha da kırılırız. Kimse dokunamaz bizim suçluluğumuza.` Değerli Konuklar, Bildiğiniz gibi, mesleğimize, meslektaşlarımızın hak ve yetkilerine ve meslek örgütümüze yönelik bu sistematik saldırıları kamuoyu gündemine taşımak, dönemin en itibarlı, gözde mesleklerinin Cumhuriyetin 100. yılında ne hale geldiğini, nasıl ve neden gözden çıkarıldığını, hangi sorunları yaşadığını ortaya koymak ve sorunlarımızın çözümü için bir aydır "Boşuna mı Okuduk" ana başlığıyla bir kampanya sürdürüyoruz. Kampanyamız mayıs ayı sonunda yapacağımız TMMOB Genel Kuruluna kadar çeşitli etkinliklerle sürecek. Tabii ki sorumuzun cevabını elbette hepimiz biliyoruz. Bizler asla "Boşuna okumadık" Kampanyamızın amacı Cumhuriyet`in 100.yılına yaklaştığımız bugünlerde, mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığının ülke kalkınmasındaki önemini ısrarla vurgulamaktır. Bizler, boşuna okumadık! Çünkü Cumhuriyet tarihinde yaratılan ve pek çoğu sata sata bitirilemeyen her kalkınmacı değerde biz mühendis, mimar ve plancıların emeği, özverisi ve temsil ettiği teknik akıl var. Boşuna okumadık… Çünkü bizi yetiştiren bu ülkeye sorumluluğumuz, bu ülkenin harcında alın terimiz var. Çünkü altında büyüdüğümüz bu gökyüzünde çocuklarımızın geleceği var. Değerli Konuklar, Sözlerimi bitirirken yinelemek istiyorum; Bu ülkenin kalkınmak, ilerlemek, sanayileşmek için bizlere, meslektaşlarımıza ihtiyacı olduğu kadar, bizim de yetiştiğimiz bu ülkeye ihtiyacımız var! Üreten, sanayileşen, kalkınan ve hakça paylaşan bir Türkiye hedefimizi tüm halk kesimlerinin ortak talebi ve mücadele başlığı haline getirmeliyiz. Bu doğrultuda fikirlerimizi ve çözüm önerilerimizi toplumun tüm kesimleriyle paylaşmaya devam edeceğiz. Bizleri buluşturan sempozyumumun düzenlenmesinde emeği geçen bütün arkadaşlarıma, değerli çalışmalarını bizlerle paylaşacak olan tüm konuşmacılara bir kez daha teşekkür ediyorum. Etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyorum." |