ANA SAYFA   İLETİŞİM   WEBMAIL   SİTE HARİTASI   ARAMA   BELGE KONTROL   ÜYE GİRİŞİ TMMOB

İMO ANA SAYFA
Üye İşlemleri Tescilli İşyerleri Kongre Sempozyum Çalıştay Programı GENÇ-İMO Sıkça Sorulan Sorular

14 OCAK 2025, SALI   

28

İMO ANKARA ŞUBESİNDE YAPI DENETİM ÇALIŞTAYI DÜZENLENDİ

    Yayına Giriş Tarihi: 16.01.2017   Güncellenme Zamanı: 18.07.2017 14:23:33  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

İMO Ankara Şubesi tarafından düzenlenen Yapı Denetimi çalıştayı, 14 Ocak 2017 Cumartesi günü, İMO Teoman Öztürk KKM’de gerçekleştirildi.

İMO Ankara Şubesinde Yapı Denetim Çalıştayı Düzenlendi
 
İMO Ankara Şubesi tarafından düzenlenen Yapı Denetim Çalıştayı, 14 Ocak 2017 Cumartesi günü, İMO Teoman Öztürk KKM`de gerçekleştirildi.
 
Çalıştaya İMO Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe, Sekreter Üyesi Hüseyin Kaya, Genel Sekreter Fikret Kemal Yıldırım, Genel Sekreter Yardımcısı Bahaettin Sarı, Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Selim Tulumtaş, İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna, Şube Yönetim Kurulu üyeleri ve üyelerimiz katıldı. Çalıştay İMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Selim Tulumtaş`ın konuşmasıyla başladı. Ülkemizin içerisinden geçtiği olağanüstü koşullara değinen Tulumtaş,  yapı denetim sistemine ait yürürlükteki sorunlara dair görüşlerini ifade etti. Tulumtaş`ın ardından İMO Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe konuşma yaptı. Ülkemizin geçirdiği zor günlere değindiği konuşmasında tasarım, yapım ve denetim aşamalarından oluşan yapı üretim sürecinde sonuç olarak yapı kullanımı ve güvenliği açısından en önemli kısmın denetim olduğunu ifade etti. Denetimin tüm toplumu ilgilendirmesi bakımından kamusal bir özellikte olması gerektiğine vurgu yapan Gökçe "Serbest rekabet düzeni, boşluksuz kamusal bir denetimle, toplumsal yarar düzenine oturtulamazsa haksız rekabet yapı denetim ortamına egemen olur. "Ne pahasına olursa olsun para kazanma" eğilimi, yapı denetim yasasıyla hedeflenen depreme dayanıklı yapı üretimini bir kez daha ulaşılmaz bir hayal haline dönüştürür. Bugün yapılanda budur." dedi.
 
Çalıştayda yapılan sunumlar:
-Ülkemizde Yapı Denetim Sisteminin Genel Çerçevesi ve Nitelikli Bir Denetim Hizmetinin Yapılabilmesi İçin Yapı Denetimi Kuruluşu Hizmet Bedeli Oranı ile Çalışanların Hizmet Bedelinin Yeterliliğinin İrdelenmesi (Mustafa  BAYGELDİ)
-Denetlemenin Denetlenmesi Bağlamında TMMOB ve Bağlı Odalar (Mustafa SELMANPAKOĞLU)
-Yurtdışında Uygulanan Yapı Denetimi Uygulamalarının Ülkemiz Yapı Denetimi Sistemi İle Karşılaştırılması (Ahmet Onur Özergene)
Oluşturulan çalışma gruplarının konu başlıkları:
 
1.GRUP KONU BAŞLIKLARI   
- Yapı Denetimi Uygulamasında Görev Alan Tüm Çalışanların Yetki Ve Sorumluluklarının Değerlendirilmesi
-Yapı Müteahhidinin Mesleki Yeterliliği Ve Sorumlulukları
-4708 Sayılı Yapı Denetim Kanunu İle Hakkında İşlem Yapılan Denetçi Ve Kontrol Elemanı Personelin Durumu
-TMMOB Ve Bağlı Odalarının Cezai Yaptırım Konusundaki Yeri Ve Önemi
-Belediye Ve Çevre Şehircilik Bakanlığının Cezai Yaptırımları Esnasında Baz Alınan Kriterler Ve Suçlunun Tespitinin Doğruluğu
 
2.GRUP KONU BAŞLIKLARI
-Yapı Denetimi Sisteminde Görev Alan Çalışanların Mesleki Yeterliliğinin İrdelenmesi İle Meslek İçi Eğitimin Önemi 
-Mevcut Yapı Denetimi Uygulamasına Alternatif Olabilecek Sistemler
 
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe`nin 14 Ocak 2017 tarihinde Ankara`da düzenlenen Yapı Denetim Çalıştayı`nda yaptığı konuşma

İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe`nin 14 Ocak 2017 tarihinde Ankara`da düzenlenen Yapı Denetim Çalıştayı`nda yaptığı konuşma
-Terör saldırıları devam ediyor, kimlerin ne zaman, nerede, ne ile karşılaşacakları bilinmiyor. Halkımız ciddi bir güvenlik sorunu ile karşı karşıya bulunuyor.
-Suriye ve Irak`ta askerler ölüyor.
-Olağanüstü hal yasası altında Anayasa değiştirilip tek adam yönetimi yaratılmaya çalışılıyor.
-Yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılıp adalet duygusu yok ediliyor.
-Parlamento devre dışı bırakılıyor, demokrasi ve cumhuriyet rejiminin en basit kuralı olan kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırılıyor.
-Ülke yönetiminde demokratikleşmenin önü açılması gerekirken, 1364 yılından buyana devam eden Baş Vezirlik -Başbakanlık- ortadan kaldırılıyor.
-Ekonomik sıkıntılar artıyor, işsiz kalanların sayısı her geçen gün giderek çoğalıyor.
-Döviz kurundaki artışlar başını almış gidiyor. Dış borç ödemelerinin ve yapılacak yatırımların geleceği ciddi bir kaygı yaratıyor.
-Ankara`da Valilik tarafından bütün demokratik hak talepleri yasaklanıyor.
-Riskli olduğu ve yıkılacağı tespit edilen bir yapı, gerekli önlemler alınmadığı için sokaktan geçen insanların kafasına yıkılıyor.
-Deprem güvenliği olmayan binlerce yapı varken, bu yapılara yönelik iyileştirici önlemler bir tarafa bırakılıp, boş alanlara ve rantı yüksek yerlere yeni yapılar yapılarak kentlerimiz daha da güvensiz bir hale getiriliyor.
Böyle bir ortamda yapı denetimi ile ilgili çalıştay yapıyoruz.
Deprem tehlikesi altında olan ülkemizde can ve mal güvenliğini sağlayacak güvenli yapı üretmenin araçlarını oluşturmaya çalışıyoruz.
Bilinmesi gerekir ki güvenli yapı oluşturmanın araçlarını her koşulda oluşturmaya çalışacağız.
Biz bir taraftan güvenli yapılar oluşturabilmek için yapı denetim sisteminin geliştirilmesi ve mühendislik hizmetlerinin kaliteli yapılması doğrultusunda çalışırken, diğer yandan inşaat mühendisliği bölüm ve programlarına alınan öğrenci sayısı giderek artıyor eğitimin kalitesi düşüyor.
Durum bugünkü gibi devam ederse, 10 yıl sonra bugünkü üye sayısı kadar mühendis aramıza katılacak. Bu durum sürdürülemez bir durumdur.
 
Sevgili meslektaşlarım,
Denetim, üretim sürecinin zorunlu bir aşamasıdır. Bu süreç, tasarım, yapım ve denetim aşamalarından oluşmaktadır.  Üretim sonucu ortaya çıkan ürünün gereksinim sahiplerinin beklentilerini karşılayacak nitelikte olup olmadığı, işin başından sonuna ayrıntılı biçimde kurgulanan bir denetim işlemi ile anlaşılabilir.
Denetim, belirli bir zaman aralığında, belirli kaynaklarla daha çok kazanç sağlamaya yönelmiş üreticilerden bağımsız olarak özerk bir kurum veya kuruluş tarafından yapılmak durumundadır.
Oysa denetimin amacı, ürüne beklenen yararı sağlayacak güvenlikte olmasıdır. Bu nedenle denetim süreci, üretim sürecinin tümünü etkilemeli, tüm üretim sürecine yayılmalıdır.
Yapı üretimi; sermaye, teknoloji ve kaliteli bir emek birikimi açısından çeşitli sorunları içinde taşıyor. Oysa üretilen yapı, hiçbir yanlışı kaldıramayacak kadar büyük bir öneme sahiptir. Bu yapılar uzun bir süre insanların yaşam alanı olarak varlıklarını sürdürmek durumundadırlar. Bu nedenle üretim kalitesi yaşamsal bir sorun olarak varlığını her koşulda ortaya koymaktadır.
Üzerinde yaşadığımız dünya ve doğamız içinde yaşadığımız yapılardan önce gelen birinci derece de öneme sahip mekanlardır. Bu nedenle yapıların her üründen çok daha fazla denetlenerek kullanıma sunulması gerekmektedir
Bu da iyi düşünülmüş ve ortaya çıkarılmış bir denetim kurgusuyla mümkündür. Yapı denetim süreci ülkemiz de son derece gevşek bir örgütlenme sistemi ile yapılıyor. Oysa kullanıcılar, yaşamış oldukları mekanların kamusal bir denetim süreci sonunda ortaya çıkarıldığını bu nedenle güvenli olduklarını düşünüyorlar.
Ayrıca denetim, mal sahipleri ve müteahhitler tarafından fazla kaynağa ihtiyaç duyulan ve maliyet artıran ve kaçınılması gereken bir süreç olarak görülüyor.
Denetim, üretimin özel niteliğine karşın sonuçları itibariyle tüm toplumu ilgilendiren kamusal niteliğiyle orantılı bir özellik taşımaktadır. Bu durum yerel yönetimler, bakanlıklar, üniversiteler ve meslek odaları arasında sağlıklı bir ilişkinin kurulmasını gerekli kılmaktadır. Oysa ülkemizde meslek odaları giderek bu süreçten dışlanmaya çalışılıyor.
Sağlıklı bir denetimin en temel koşulu nitelikli bir mühendis emeğini gerekli kılmaktadır.
Amaç kesin bir şekilde depreme dayanıklı yapı üretmektir. Bugünkü durumda, eskiye göre daha dayanıklı yapı üretildiğini söylemek ve bu anlayışa sığınmak bizim işimiz değildir. Artık depremlerde çok büyük kayıplar veren bir ülkenin insanları olarak bilimi, tekniği ve doğru bir mühendislik hizmeti yapmayı temel amaç olarak görmek durumundayız.
Ülkemizin inşaat düzeni,1999 sonrası getirilen yapı denetim sistemini ve uygulamalarını istemeyerek kabul etmiştir. Fakat benimsememiştir. Bu nedenle denetim sistemi mal sahibinin, müteahhitin, hatta kamu otoritesinin yürekten istediği bir uygulama değildir.
İnşaat sektörünün mühendislik hizmetlerinin yeterli ölçüde alınması ve yapı denetim sürecinin sağlıklı işletilmesine yönelik bir hizmet talebi yoktur. Sektör halen insanların barınma, mekan ve yapı gereksinimlerinin nitelikli ürünlerle karşılanması temelinde yürümüyor, gelişmiyor.
Yapı üretimi aracılığıyla kent "rant"ından mümkün olduğu kadar fazla pay alarak ve imar haklarını artırarak kazanç sağlamak içgüdüsüyle hareket ediyor. Yapı sahipleri açısından yapı denetim kuruluşları yasaların ortaya koyduğu bir dayatma aracı olarak görülmektedir.
Açıkçası ülkemiz de yapı denetim kuruluşları bir formaliteyi tamamlama aracı olarak görülmektedir. 1999 Depremleri öncesi dönemde de Teknik Uygulama Sorumluluğu(TUS)yapı ruhsatı almanın bir formalite eki olarak görülmekte idi. Çünkü gerçek mühendislik ve denetim hizmetlerinin maliyet artırıcı bir unsur olduğunu ve bu maliyeti karşılamak istemedikleri bilinmektedir. Ne yazık ki 17 Ağustos 1999 yılında yaşadığımız Gölcük ve Düzce Merkezli depremlerle daha sonraki yıllar da yaşadığımız Bingöl ve Van Depremlerinin ortaya çıkardığı can ve mal kayıpları da gerekli olan derslerin alınmasını sağlayamamıştır.
Bugün mal sahibi (yapı sahibi) ve müteahhit, kaliteli bir mühendislik hizmeti vererek yönetmelikler de belirlenmiş olan hizmet bedelini talep eden bir yapı denetim kuruluşunu değil, alınması gereken hizmet bedelinden oldukça fazla indirim yapan yapı denetim kuruluşunu tercih etmektedirler.
Ne yazık ki halen kalite bakımından niteliksiz, kötü yine de düşük ücret nedeniyle alıcısı olan yapı denetim kuruluşları tercih edilmektedir. Şu an yapı denetim alanında kıyasıya bir rekabet yaşanıyor. Bu rekabet hizmet kalitesini artırmak için değil, daha düşük bir hizmet bedeli alınarak denetim işlerinin yapılması doğrultusunda verilmektedir.  
Açıklıkla belirtmem gerekir ki; serbest rekabet düzeni, boşluksuz kamusal bir denetim hizmeti yapılarak toplumsal yarar düzenine oturtulamazsa, haksız rekabet yapı denetim ortamına egemen olur. "Ne pahasına olursa olsun para kazanma" eğilimi, yapı denetim yasasıyla hedeflenen depreme dayanıklı yapı üretimini bir kez daha ulaşılmaz bir hayal haline dönüştürür. Bugün yapılanda budur.
Yapı denetimine tabi olup da depreme ve diğer doğa olaylarına karşı güvensiz hiçbir yapı olmamalıdır. Yapı denetimi, bütün uygulamalarında firesiz biçimde depreme dayanıklı yapı üretimini güven altına almak durumundadır.
Bir yapının deprem güvenliği, konut alıcılarının ve kullanıcılarının kendi gözlemleri ve değerlendirmeleriyle belirleyebilecekleri bir sistem olarak görülmemelidir.
Kamu iradesinin, mal sahibi ile müteahhit arasına girerek denetim sisteminin sağlıklı bir şekilde işletilmesi için mühendisliğin temel ilkelerini uygulanır kılması bir zorunluluk olarak görülmelidir. Yapı denetimi, yapı güvenliğinin sağlanması için bilimsel mesleki gereksinimleri karşılayacak ölçekte, sürekli olarak gelişmesini ve eğitimini yapabilecek bir yasal çerçevede yeniden kurgulanmalıdır.
Açıkçası yapı denetimi konusu bir mühendislik ve mimarlık sorunu olarak görülmeli, mühendislik ve mimarlık eğitiminden, mühendislik hizmetlerinin niteliğinin artırılmasına, meslek insanlarının sadece diplomaya dayalı bir hizmet üretimi yapılması yerine; sürekli bir meslek içi eğitim zorunluluğundan, sertifikalı mühendislerin belirlenmesine kadar yeniden sorgulanmalıdır.
Sonuç olarak; bugün burada ve başka illerimiz de yapacağımız Yapı Denetimi Çalıştaylarıyla depreme karşı güvenli ve kaliteli bir yapı üretim sürecinin ortaya çıkarılmasına katkı sağlamaya çalışacağız. Ayrıca yapı üretim sürecinin sadece fiziksel ve mekânsal ölçekte ele alınmasının yeterli olmadığını, sağlıklı bir çevre ve mekan ilişkisinin kurularak yapı üretim sürecinin sürdürülebilir olması gerektiğini de ortaya koyacağız.
 
İMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Selim Tulumtaş`ın konuşması:
"Değerli katılımcılar,
 

İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri saygı ile selamlıyor ve hoş geldiniz diyorum.

Bu çalıştayın gerçekleştirilmesinde  emeği geçen tüm arkadaşlarıma, Çalıştayımızın birinci bölümünde ülkemizde yapı denetimi ve dünya uygulamaları konusunda bilgi ve birikimlerini sunu olarak bizlerle paylaşacak değerli meslektaşlarıma huzurunuzda teşekkür ediyorum. Çalıştayımızın ikinci bölümünde yapılacak grup oturumlarında ve sonrasında yapılacak değerlendirme oturumunda alanın birebir içinde olan ve alanın sorunlarının çözümüne yönelik önerilerini bizlerle paylaşacak olan siz değerli meslektaşlarıma aramızda bulunduğunuz için ayrıca teşekkür ediyorum.
Odamızca bu yıl içinde her biri farklı illerimizde olmak üzere 5 yapı denetim çalıştayı düzenlenecek. Şubemiz yürütücülüğünde Ankara`da gerçekleştireceğimiz bu çalıştay bunların 2. Si. Yapı Denetimine ilişkin bu yoğunluktaki bir çalıştay programı Odamızın Yapı Denetimine verdiği önemin de bir işareti olarak değerlendirilmelidir.  
 
Değerli meslektaşlarım,
 
Çalıştayımızı, Ülkemizde rejim-sistem değişikliği tartışmaları ile süren anayasa değişikliği gündeminde gerçekleştiriyoruz. Ülkemizde yaşanan, ekonomiden sosyal yaşama canımızı yakan, canlarımızın hayatına mal olan sorunlarımızın çözümüne odaklanılması gereken bir süreçte Ülkemizin gündeminin anayasa değişikliğine bağlanmasının gerekliliği-gereksizliği konusunu sizlerin takdirine bırakıyorum. Bununla birlikte rejim değişikliği eleştirilerine karşı sistem değişikliği yapıldığını söyleyenlerin bu savunuyu yaparken sistemin rejimi de kapsayan bir bütünlük olduğunu bilip bilmediklerini merak ettiğimi belirtmek istiyorum.
Bu gündem ve tartışmalardan Yapı Denetim olgusuna geçtiğimizde Yapı Denetiminin süreç bütünlüğü içerisinde ele alınması ve sistem vurgusunun ön plana alınması gerekliliğini ifade etmek isterim. Çünkü sistem vurgusu, yapı denetimine ilişkin düzenlemelerin bir bütünlük içerisinde ele alınmasının gerekliliğini de vurgular.
Bu çerçevede hem sistem hem de denetim kavramının tekrar hatırlanmasında fayda olduğuna inanıyorum.
Sistem, birbirleriyle karşılıklı ilişkiye giren öğelerin oluşturduğu karmaşık bir bütün, bileştiricileri birbirlerinden ayrı ve bağımsız düşünülemeyeceği için de içsel-bağımlılıkla nitelenen bir karmaşa olarak tanımlanabilir.
Bu tanımlamadan yola çıkıldığında sistemi oluşturan öğelerin karşılıklı olarak birbirlerini etkiledikleri ve birbirlerinden bağımsız olarak düşünülemeyeceği açıkça görülür. Bu da sistem bütünlüğü içerisinde tüm öğelerin tanımlanması ve karşılıklı etkileşimlerinin ortaya konulması gerekliliğini işaret eder.
Denetim ise bir yönetim işlevi olarak, belirlenen amaçların ya da üstlenilen görevlerin eksiksiz, verimli ve zamanında gerçekleşip gerçekleşmediğinin hiyerarşi içinde ve yaptırımlı biçimde izlenmesi olarak tanımlanabilir. Bu tanım, denetim işlevinin yönetimin planlama, örgütlenme, yönlendirme ve koordinasyon işlevlerinden bağımsız olarak düşünülemeyeceğini ortaya koyar.
Konu bu düzlemde ele alındığında yapı denetim sürecinin planlama, projelendirme ve uygulama süreçleri ile birlikte yapı üretim sisteminin bir parçası olduğu gerçeğine ulaşırız.
O halde sağlıklı bir yapı denetim düzeneğinin kurulabilmesinin olmazsa olmazı, konunun yapı üretim sistemi bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi gerekliliğidir.
Öte yandan; yapı üretim sistemi biraz önce tarif etmeye çalıştığım üzere alt süreçlere dağılmış bir çok öğe ve aktörü de içinde barındırmaktadır. Kuşkusuz mimar ve mühendisler bu sistemin asli aktörleridir.
 
Değerli meslektaşlarım.
 
Sizlerin de bildiğiniz gibi Odamız tarafından ilki 2009 yılında son olarak da 2015 Yılında olmak üzere 4 yapı denetim sempozyumu düzenlenmiştir. Tüm sempozyumlarımızda olduğu gibi Yapı Denetim Sempozyumlarımıza da ilgili kamu kuruluşları temsilcileri, birlik temsilcileri ve kurum temsilcileri kurumsal olarak davet edilmiş aynı sistem içerisinde yer almakla birlikte temsilcisi oldukları yer itibarı ile farklı hareket saiklerine sahip aktörlerin görüşlerinin de paylaşılması ve tartışılması sağlanmıştır.  Bununla birlikte gerçekleştireceğimiz bu çalıştay için böyle bir süreç işletilmemiş ve kurumsal olarak davet yapılmamıştır. Çağrımız hangi kademede, yerde, pozisyonda olursa olsun inşaat mühendisliği penceresinden Yapı Denetim alanına ilişkin görüş ve önerileri inşaat mühendislerinden almaya yönelik olarak inşaat mühendislerine yapılmıştır.
Çağrımızın bu şekilde yapılmasına ilişkin oluşan görüşümüzün gerekçesini kısaca sizlerle paylaşmak isterim.
Evet, kurumlardan gelen temsilciler de, birliklerden gelen temsilciler de üyemiz ve inşaat mühendisidir.  Ancak biraz önce de belirttiğim gibi kurumsal temsiliyet, hem temsilci olarak katılan üyelerimizin hem de bu kurumsal temsiliyetin dışında kalan diğer üyelerimizin kendi bireysel görüş ve önerilerini geliştirmesinde zayıflatıcı bir etkiye sahip olmaktadır.

İnşaat Mühendisleri Odası Ülkemizde İnşaat Mühendislerinin tek örgütlü gücüdür. Bu anlamda inşaat mühendislerinin de sesidir. Bu sesin büyütülmesi inşaat mühendislerinin görüşlerinin ortaklaştırılacağı ve bu ortaklık temelinde stratejik planların geliştirilerek hep beraber uygulanacağı bir iklime ihtiyaç duyar. Çalıştaylar bu anlamda, inşaat mühendislerinin Ülkemize ve halkımıza karşı sorumluluk bilinciyle hiçbir kısıt ve baskı grubunun etkisi altında kalmadan inşaat mühendisi ünvanına uygun şekilde  bağımsız ve özgür olarak düşünce ve önerilerini sunabileceği   alanlardır.

 

Dere yataklarına imar izinleri verilip meydana gelen su basmaları ve bunların neden olduğu can kayıpları sonrası sanki mevcut bir düzenleme yokmuş gibi bundan sonra bodrum katları ikamete açılmayacak açıklamaları yapılan, ÇED süreçlerine ilişkin olarak "insanların ulaşamadığı ancak helikopter ile ulaşılan kayalık yerlere bile imar izni vermemişler, ben bunları imara açacağım"  denilen, kar yağışları sonrası çöken çatılara ilişkin olarak " hesaplamalarda zati yüklerin dışında kar ve rüzgar yüklerini de alsınlar" diye mühendislere tavsiye de bulunulan, altgeçitlerde yaşanan su basmaları sonrası "ne yani 100 yılda bir olacak yağışa göre mi kesitleri belirleyelim, bunun maliyeti ne olur biliyor musunuz" denilen, uzmanlık alanımızı aşağılayan ve itibarsızlaştıran söylemlerin olduğu ve en yetkili idarecilerce bu söylemlerin dillendirildiği bir ortamda gerçekleştirdiğimiz çalıştayımızda üretilecek düşüncelerin Odamızın Yapı Denetimine ilişkin stratejik planını da oluşturacağına ve mühendislik etiğine uygun olarak tüm inşaat mühendislerinin de bu planın arkasında olacağına inancımla katılımınız için tekrar teşekkür ediyor ve saygılar sunuyorum."

 


Okunma Sayısı: 970

Tüm Haberler »

Sayfayı Yazdır

   

Key Yazılım Çözümleri A.Ş.

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
NECATİBEY CADDESİ NO:57 KIZILAY-ANKARA
TEL : +90 312 294 30 00   FAKS : +90 312 294 30 88
e-POSTA : imo@imo.org.tr